E-Dergi

Lenin'in Marks, Engels ve dönemin diğer sosyalist yazarlarının görüşlerini kendi düşünceleriyle yorumladığı bir eser. Görüşleri çok uç buldum. İnsanı özgürleştirmeyi hedefleyip, onu tekrar köle yapan bir paradoks. Okuyanlar fark edecek ki, bir toplumu eşitlemek için tek tip bir kalıp oluşturuyor. Farklılıkların olmadığı yerde gelişme olmaz. Ancak bu tarz görüşlerin toplum içinde bulunması da şart. Zira karşı grubu dengelemek için bu tarz bir ideoloji lazımdır. Ancak Latin büyüklerimizin dediği gibi 'Est modus in rebus' (Her şeyin bir ölçüsü vardır). İtidalli olmak iyidir. Okumanızı tavsiye ederim.

Amerika'da Demokrasi adlı eserinin içindeki bir bölümün çevirisi, yani kısmi bir çeviri. Eserleri böyle bölerek içlerinden ufak parçalar çevirmek iyi bir şey değil. Eserin tamamı çevrilse daha hoş olurdu.

En iyi Napoléon biyografilerinden biri sayılmasına rağmen, eser güzel çevrilmemiş ne yazık ki. Eseri hiç akmıyor ve okurken insanı sıkıyor.

Stefan Zweig yine kalemini konuşturmuş. Diğer otobiyografilerden farklı olarak sadece kendini anlatmak yerine yaşadığı dönem içinde kıta Avrupası'nın harika bir panaromasını bizlere sunuyor. Kendi yaşamıyla birlikte dönemin tarihine de şahit oluyoruz. Şurası kesin ki tarihi tarihçilerden çok sanat erbabı daha güzel yazmaktadır. Fransız yakın tarihini V. Hugo kadar kimse güzel anlatamadığı gibi iki savaş arası dönemi de S. Zweig kadar güzel anlatan birini görmedim. Sanatcı gözüyle görmek için okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.

Marks üzerine kısa ve anlaşır okuma yapmak isteyenler için çok güzel bir kitap. Ancak getirdiği sistem ve Lenin'in savunduğu sistemin bir işe yaramadığını da tarihte gördük. Anlattıkları okuyunca boş laf gibi geliyor. Ancak o dönem atmosferi içinde insanları alevlendirecek sözler.