Oysa "Bir Bahçe... Bir Kelebek..." deyip geçip gitmek de vardı.
Bir sevda kelebeğine kapılıp ne diye kendini bu kadar tükettin ve ne diye manalar yokuşunda susayarak dağları sırtına yük ettin be şair?
Bu soruya ancak "Haklısın!", "Yaralı şiirlerim vardı..." diye cevap verebilirim.
Yaralı şiirlerim!
Sözünü edip geçemeyeceğim, fikir ve ruh çilesiyle yaralı, bir bahçe dolusu çiçeklerim var!
Yaralı çiçeklerim!
Şu dört şey; göz nurum, hayat fermanım:
Ekmeğim... Suyum… Nefesim... Kur'an'ım!
Bu kardeşinizin yıllar yılı gerçekleştirmek istediği bu niyet ve hayalini ve en az on yıllık çabasını bu noktadan anlayabilirsiniz.
Bu kitabın bir tefsir iddiası yoktur. Sadece "Nasıl sunabilirim?" arayışıdır bu!
"Elimi kaldırdığımda güneşe dokunamam ancak parmağımı uzattığımda onun bana dokunduğunu hissedebilirim." çabasıdır!
“Sermayem bu, kabul buyur! Bunu getirebildim Ya Rabbi!” diyebilme ümididir bu.