Kitabın başındaki soyağacına uzun uzun bakıp okumasam mı diye düşünmüştüm ilk elime aldığımda. Altı kuşak boyu bir süreci kapsayan bir roman Yüzyıllık Yalnızlık. Ailede öyle çok aynı isim var ki ilk sayfalarda sürekli dönüp bakmak gerekiyor soyağacına. Biraz emek istiyor bu bakımdan. Ama kurgusu, atmosferi ve karakter zenginliği öyle kuvvetle içine çekiyor ki bu emeği seve seve veriyorsunuz. Masalla gerçeğin iç içe geçtiği renkli ve efsunlu bir evren yaratmış yazar.
Kitapta Buendia ailesinin ilginç yazgısını okurken, bir yandan da, bir kasabanın doğuşunu, kasabaya gelen çingenelerin ve tüccarların kasabaya getirdiklerini, şirketlerin gelişiyle “Muz Cumhuriyeti”ne dönüşümü, grev ve savaşları, salgınları, yaşanan yozlaşmaları... görüyoruz. Simya ve kehanetler gizem katıyor, Latin Amerika’ya alıp götürüyor okuyucuyu.