Camus 22 yaşında yazdığı bu ilk eserinde daha o yaşında ne kadar kuvvetli bir gözlem yeteneğine sahip olduğunu bize çok net hissettiriyor. İçinde yer yer otobiyografi içerikli ufak hikayeler var, ben en çok Alay isimli hikayesini sevdim. Camus’nün diğer kitaplarında da hep bu ilk kitabından faydalanıp bunun üzerine koyduğu fikirlerin ne denli çok olduğunu gördüğümde keşke Yabancı’dan, Düşüş’ten, Sisifos Söyleni’den önce bu kitabını okusaymışım dedim. Bir çırpıda bitirebileceğiniz, Camus’nün edebi çizgisini başından beri ne denli tutarlı takip ettiğini gösteren çok değerli bir eser. Kitabı bitirince damağınızdaki tat sizi hemen bir başka Camus eserine başlatacak kadar da kuvvetli üstelik.