Kafkasya'yı Tüm Yönleri İle Anlatan Kıymetli Bir Eser
Kafkasya, o eşsiz coğrafyasıyla büyüleyici bir bölgedir. Hazar Denizi ile Karadeniz arasında yükselen görkemli dağ sıralarıyla çevrili olan Abhazya, Adigey, Kabardey, Karaçay-Malkar, Osetya, Çeçen-Inguş ve Dağıstan gibi ülkeler, bu topraklarda ev sahipliği yapar. Kafkasya'nın tarihinde, Yunan-Roma-Bizans medeniyetleri ve Ön Asya medeniyetleri, sadece Türk ve Hint-Avrupa kavimleriyle sınırlı kalmayarak, etnik ve sosyo-kültürel yapıyı şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır. Bu güçlü etkiler, yerli kavimlerin etnik ve kültürel dokusuyla bir araya gelerek, yeni bir sosyo-kültürel kalıbın doğuşunu müjdeler.
Kafkasya'nın halkları, yalnızca etnik olarak değil, kültürel anlamda da birbirleriyle kaynaşma eğilimi göstermektedir. Geleneksel hukuk sistemleri ve aile yapıları, feodal ilişkilerin ve toplumsal tabakalaşmanın izlerini taşır. Eski mitolojik inançlar ve dinsel uygulamalar, Kafkasya halklarının çoğunda çok tanrılı inanç sistemine dayanır. Ancak 6. yüzyıldan itibaren bölgede yayılan Hristiyanlık, tüm Kafkasya halklarının eski dini inançlarında belirgin bir değişim yaratmıştır. Zamanla, Hristiyanlık, Kafkas toplumlarının eski çok tanrılı inançlarıyla kaynaşarak semavi özelliklerini yitirmiştir. 8. ve 19. yüzyıllar arasında ise çoğu Kafkasya halkı İslam'ı benimseyerek farklı bir dini kimlik kazanmıştır.
Bu uzun tarihsel süreç içinde, Abhaz-Abazin, Adige, Karaçay-Malkar, Oset, Çeçen-İnguş, Lezgi, Avar, Kumuk, Lak, Dargı gibi halklar, etnik ve sosyo-kültürel yönden birbirleriyle iç içe geçerek akraba milletler haline gelmiştir. Bu nedenle, onları sadece ırk veya etnik köken temelinde sınıflandırmak ve farklı milletler olarak değerlendirmek bilimsel olarak doğru değildir. Kafkasya halkları, dil gruplarına göre sınıflandırılarak daha iyi anlaşılabilir ve çeşitliliklerinin zenginliği daha iyi kavranabilir. Kafkasya'yı tüm yönleriyle anlatan kıymetli bir eser olduğunu vurgulamak isterim.