Leonard Woolf'un önsöz'ünü okuduğumda ; Günlükler müdahale edilmeden ; başından sonuna kadar asla dokunulmadan, titizlikle okunup analiz edildiği taktirde ölen kişinin yakını hakkında ne menem bir hakikat açığa çıkıyordu?'acaba.-diye düşünmekten kendimi asla alıkoyamadım.
Sylvia Plath'ın eşi Ted Hughes tarafından maruz kaldığı bu benzer durum(lar) karşısında,sabrım öyle bir sınandı ki; hissettiklerimi ancak bu kadar minimalize edebiliyorum.
Çünki, anlayabileceğim bir şey değil ; bu mülkiyetçilik, bir varlığın, başka bir varlık tarafından, kendisine ait bir nesne gibi görülmesi,
Anne , Baba, Eş, Çocuk, yakınlık derecesi farketmeksizin, kimsenin, esere, çalışmaya (günlük Nilgün Marmarada olduğu gibi bir çok müsvetteden ibaret olsa dahi) dokunulması,ayıklanılması, kırpılması/ gibi şeyler amaç ve sebep ne olursa olsun
kabul edebileceğim bir şey değil.
Ve bu kabul etmeyişimin, 'Evrensel' olduğunu düşünüyorum.
Kitap Yurduna sözüm yok, 'iyi iş' sonsuz teşekkürler.