Kişisel Bir Sorun
Oe 1994'te Nobel'i kazandı, Japonya'da kendi adıyla bir ödül veriliyor, iyi bir yazarsanız ve Japonsanız -kriterleri bilmiyorum ama Japonluk şartı vardır belki, çünkü kim bir Japon olmak istemez ki- bu ödülü kazanabilirsiniz. Oe kendi ödülünü kendine vermiştir, Nobel'den bahsetmiyorum, özürlü bir oğlanla yaşamayı bilmiştir. Bu metnini ister istemez kendi yaşamıyla bağdaştırıyorum. Esas oğlanın adı Bird, bildiğiniz gibi kuşlar uçar. Uçmak, cazibesine karşı konulamayan yeryüzüne isyan etmek demektir, çokça özgürlüktür. Bird de özgür olmak ister, haliyle. Evliliğini bir hapishane olarak görür, gitmek istediği Afrika onun için uçsuz bucaksız bir mutluluk alanıdır ama gidemez. Haritalar alır, gidemez. Aklında sürekli planlar kurar ama gidebilecek gibi değildir, hapishanesinden çıkamadığı gibi özürlü bir çocuğa sahip olduğunu öğrenir öğrenmez görünmez bağlarla sabitlendiğini, bir daha hiç hareket edemeyeceğini dehşetle görür. Nevrozlarla çevrilmiş bir huzursuzdur o, mutlu olmaktan çok uzaktır, mutluluk düşüncesi onun için pek bir şey ifade etmez, mutluluğun çerçevesi anlık çarpıklıklarla, kendisini ayna olarak gördüğü için insanların düşünce yapılarına bürünüp ürettiği tek yönlü düşüncelerle doludur. Yorucu bir yaşam, sağlıksız.
Bozkurt Güvenç, Japon kültürüyle ilgili yazdığı şahane bir incelemede oyun salonlarının Japonya'da her köşe başında bulunduğunu ve kayıp insanların bu salonlarda saatlerini, günlerini geçirdiğini söyler. Bird tam buranın adamıdır, oyun salonları onun Afrika'sıdır ama ulaşılabildiği için arzuyu tatmin eder ve dolayısıyla geçicidir. Bundan sonrasını okuyunca çözümleyeceksiniz.
Hüseyin Can Erkin çevirisi. Oe çok iyi bir yazar.