Hilmi Yavuz'un okuyucularına 'kavram tarihi' perspektifinden seslendiği bu kitabında günlük dilde ağzımıza pelesenk ettiğimiz nice kavramı ne kadar yüzeysel anladığımız ve bu yüzeysel anlama sebebiyle kavram karmaşası içinde boğuştuğumuz apaçık ortaya çıkmakta. Mesela; "rasyonalite-rasyonalizasyon", "modernleşme-Batılılaşma", "etik-ahlak", "gelenek-görenek", "modernleşme-çağdaşlaşma" sözcük çiftlerinin aynı şeyleri tanımladıklarını düşünüyorsanız bunda haksız olduğunuzu kitabı okuduktan sonra anlayacaksınız. Mustafa Armağan'ın 'Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı'yla paralel olarak okunduğunda iki kitaptaki olay ve olguların birbirini iyi tamamladıkları okurların gözünden kaçmayacaktır.