Yazarın üçüncü hikâye kitabı. Kitapta onbir hikâye var. Hikâyelerin tamamı kadınlarla ilgili. Daha çok kadınların karşılaştığı problemler anlatıldığı için, zaman zaman hikâyeler tekdüze ve sıkıcı bir hale geliyor. Buna rağmen yazarın dili ve anlatımı kitabı kurtarıyor.
“Biz çocukken annem, kardeşlerimle bana bir şey verecekse eğer ve yanımızda başka çocuklar varsa, önce onlara verir, kalırsa bize verirdi. Bazen dağıttığı şey herkese yetmez, o zaman da bize, "Onlar, bizim misafirimiz" diyen bakışıyla bakar; böylece mızıkçılık etmemizi önlerdi. Bu yüzden, yıllarca, anne olan birinin, tıpkı annem gibi herkese karşı daha merhametli, daha şefkatli, daha fedakâr olduğunu, olacağını sandım. Bu zannın koca bir yanılgı olduğunu ancak otuz yaşımda öğrendim. Bütün anneler hiç de annem gibi değildi. Ve "anne olmak" her kadını herkese karşı daha şefkatli, daha merhametli, daha fedakâr yapmıyordu. Üstelik kendi çocukları söz konusuysa, bırakın şefkati ve merhameti, bazıları asgari nezaketi, görgüyü bile bir kenara bırakabiliyordu. Merhametleri, şefkatleri, fedakârlıkları yalnızca kendi çocuklarına idi.” (s. 47, 48) "Anneler Günü" hikâyesinden.