Mahşer
Mahşer, Peyami Safa'nın yozlaşmış toplum romanlarından biri. İki bölümden oluşuyor.
1.
Nihad namlı bir gencimiz var, bu adam cepheye gitmeden önce öğretmen. Çanakkale'de vuruluyor, gönderiliyor. Gemiyle İstanbul'a dönerken bir hislenmesi var, nefis. Sonra iş arıyor, bulamıyor. Çünkü İttihat ve Terakki ortalığın içine gümletmiş. Her yerde adam kayırma, bilmem ne. Seniha Hanım'dı galiba, buna acıyor ve evindeki yazma-çizme işlerini buna veriyor. Bu bölümdeki konuları inceleyelim: Çocuk eğitimi, karısını devlet adamlarına peşkeş çeken bir adam, yolsuzluk. Halk açlıktan kırılırken bazı kesimler paraya para demiyor, öyle bir sistem var. Yusuf Ziya Ortaç'ın Bizim Yokuş'unda dönemin gazetecilerinin, sanatçılarının çektiği sıkıntılarla birebir. Kuru üzümle çay içmeler, daha bir sürü şey. İlk bölüm böyle. Bizim Nihad, bu Seniha Hanım'ın ailesi tarafından dolandırılan fakat onlarla yaşamaya devam eden Muazzez'le kaçıyor. İkinci bölüme geçiyoruz burada.
2.
Bu bölüm evlere şenlik Nihad'ın saz arkadaşları, ne kadar şebeklik varsa hepsini yapıyorlar. Ya Peyami Safa'nın romanlarının bazı bölümleri böyle. Ahmet Midhat Efendi çizgisinde biraz. Neyse, sonra geçim sıkıntısı başlıyor. Araları bozuluyor, intihara kalkışıyor Nihad. Beceremiyor, Muazzez'le barışıyorlar sonra. Yine bir mutlu sonla bitiyor roman.
Sağdan soldan toparlanmış o kadar çok düşünce var ki curcuna gibi. Pat diye bir karakter giriyor romana, felsefe parçalayıp kayboluyor. Genel olarak İttihat ve Terakki eleştirisi ama. Yani sen o kadar vaatle gel başa, sonra eskiyi mumla arat. Fena. Kitapta Namık Kemal, Ziya Paşa, Shakespeare, yanılmıyorsam Lord Byron gibi adamlara göndermeler var. Bir Tereddüdün Romanı'nda da Oscar Wilde vardı bol bol. Sevdiği sanatçılara bol bol yer veriyor romanlarında, süper.
On numara roman yani, dönem hakkında fikir sahibi olmak için süper.