Her insan, suçlu bile olsa özgürlüğünden alıkoyulmak istemez bazıları durumu kabullenir ama Henri kendi hayatını hiçe saymak istemez.. Henüz başında mahkumların Fransız sokaklarındaki gümbür gümbür ayak sesleriyle bütünleşmiş, soğuk yüz ifadeleriyle kaderine boyun eğmiş, insan manzaraları sunarak başlayan dostluk kavramlı etki bırakan bir biyografi başyapıtı...
"Kelebek" lakaplı Henri'nin gelgitlerle dolu maceralarını kitaptan alıntı olarak işleyen fim, hikayenin gerçek olması nedeniyle derin etkiler bırakıyor birçok sahnesinde... Özellikle Henri'nin başaçıkılmaz iradesi, alaycı tavırları, olanı gerektiği gibi kabullenip bulduğu her fırsatta tekrar kaçmayı denemesi, hayatının gidişatını bir hapishanede sonlandırmamak, kimsenin kölesi olmak istememek gibi içinde çok şey barındıran bir film..Mahkum olmanın insana verdiği en derin iz küçük dünyasında kendini kaybetmeden yaşam mücadelesidir, Henri bunlara göğüs gerdiği kadar azimle kurtuluş yolunu arıyor kendi hikayesinde...
Esir kalmak yada mahkum konulu filmlerden anlamlar çıkararak izleyen biriyseniz beğenmemeniz mümkün değil.. Çünkü çok iyi bir atmosferde olmasada oyuncu performanslarıyla açığını kapatan filmde Steve McQueen, sadece bu filmi izleyerek hayran kalabileceğiniz bir oyuncudur.. Filmdeki ilk haliyle son hali arasında o kadar çok fark varki...Ayrıca hayata erken yaşta gözlerini yuman "efsane"nin bugün doğum günüymüş, böyle bir günde filmine yorum yazmış oluyorum ayrıca.. Oscara aday olmuş olan filmin bitişinde çalan etkileyici müzik tüyler ürpertici şekilde filme daha derin anlamlar katacaktır.. Azmin zaferi bir tebessümle sonlanacaktır yüzlerinizde... Tavsiye ederim. İyi seyirler...