Amélie Nothomb sevdiğim yazarlardan. Benim hayranlık duyduğum çok iyi 2 kitabı var. Biri Katilin Temizliği (Baskısı bulunmuyor. Yeniden bassalar şahane olacak…) diğeri de Kara Sohbet. Sınır Tanımayan Cesetler’de orta yaşlı ve orta halli kahramanımız, bir akşam yemek davetinde yeni tanıştığı biri tarafından, biri evinde ölecek olursa onu taksiye taşıyıp hastaneye götürmesi gerektiği, böylece, o birinin yolda ölmüş görüneceği, aksi takdirde ölüm kahramanımızın evinde gerçekleşmiş sayılacağından, bu durumun çok beter baş ağrıtacağına dair enteresan bir vaaza tâbi tutuluyor…
Hemen ertesi gün kendisi yaşlarda bir adam tarafından evi ziyaret ediliyor; arabasının arızalandığını söyleyen ve telefonunu kullanmak isteyen yabancı, daha telefon edemeden kalbini tutarak ölüp kalıyor… Sonrası...ölen adamın yerine geçmek…
–“Eğer bir konuk evinizde birdenbire ölüverirse sakın polise haber vermeyin. Bir taksi çağırın ve şoföre, rahatsızlanmış olan bu arkadaşınızla birlikte sizi hastaneye götürmesini söyleyin. Ölüm, acil servise vardığınızda fark edilecektir, siz de buna dayanarak adamın yolda öldüğünü söyleyebilirsiniz. Böylece, kimse başınızı ağrıtmayacaktır.”
–“Sizin evinizde ölüyor; sinemada, bankada, kendi yatağında değil. Herifçioğlu öbür dünyayı boylamak için sizin evinizde olmayı beklemiş. Rastlantı diye bir şey yoktur. Eğer sizin evinizde ölmüşse, sizin de bu işte muhakkak bir rolünüz vardır.”