Bu kitap bence ülkemizde yapılan en büyük katliamlardan birine maruz kalmış.
Hayır hayır, Ermeni yada Rus katliamı değil dil katliamı.
Sanki özellikle, hiç kullanılmayan uydurma kelimeleri canlandırma çabası var tüm kitap boyunca.
Kitabın konusu gayet güzel, tercümesinin yapılmasını da tebrik ediyoruz. Fakat böyle bir dil kullanılmamalı. Değil herkesin okuyacağı kitaplarda günlük yaşamda dahi, yüz yılların birikimiyle mana kazanmış, kendi özümüzden gelen ve bizi en güzel şekilde ifade eden kelimelerimizin yerine, düşündüklerimizi ifadeden mahrum, anlamı kısıtlaştıran ve böylece düşüncelerimizi de sınırlayan kelimeleri kullanmak, bence kültürümüze vurulacak büyük bir darbedir. Bilhassa eserleriyle geniş kitlelere hitap eden yazarlarımız bu hususta büyük hassasiyet göstermelidir. Bu meseleyle alakalı olarak şu an aklıma Cemil Meriç’in Bu Ülke adlı kitabı geldi. Şöyle diyor büyük mütefekkir:
Argo, kanundan kaçanların dili; uydurma dil tarihten kaçanların... Argo korkunun ördüğü duvar; uydurma dil şuursuzluğun. Biri günahları gizleyen peçe, öteki irfanı boğan kement. Argo, yaralı bir vicdanın sesi; uydurma dil hafızasını kaybeden bir neslin. Argo, her ülkenin; uydurma dil, ülkesizlerin.