Orta Asya & Tarih ve Uygarlık Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Barthold’un Orta Asya Tarihi ve Uygarlığı Yorumları
Vasily V. Barthold, Orta Asya tarihi üzerine yapılan akademik çalışmalarda eserlerine atıf yapılmadan geçilmeyen otorite isimlerden biri (1869-1930). Mezun olduğu üniversitede çalışmalarını sürdürüp 32 yaşında profesör olan yazar, “Moğol İstilasına Kadar Türkistan” ve “Müslüman Kültürü” gibi onlarca verimli çalışmaya imza atmış. Rusya’da yaşanan karışıklıklar ve rejim değişikliği de bilimsel çalışmalarındaki hızını etkilememiş. Bir Rus olarak Arap, Fars ve Türk dillerine değişik lehçeleriyle vâkıf olması, hayranlık uyandıran bir özelliği olmuş. Prof. Dr. Fuad Köprülü’nün davetiyle Türkiye’ye gelen Barthold, Türkiyat Enstitüsü’nde dersler vermiş (1926). Ders notları kitaplaştırılmak suretiyle günümüze kadar ulaştırılmış.

“Orta Asya”, yazarın farklı çalışmalarının bir araya getirilmesi suretiyle 4 bölüm halinde tanzim edilmiş. İlk bölümde Türkistan coğrafyası, tarihi ve Türkler hakkında genel bilgiler verilmiş. “Bozkırdan Türkistan’ın uygar bölgelerine gelen insanlar, yerli kültürün etkisinde kalmak ve yerleşik düzene geçmek zorundaydılar. Bununla birlikte onlar, nüfusça kalabalık oldukları için, yalnızca dillerini korumuyor, aynı zamanda onu yerli halk arasında yaygınlaştırıyorlardı da. Başlayan ve henüz bitmeyen bu süreç, bölgenin tedrici surette Türkleşmesi sürecidir. Geçmişteki Farsça isminin yerine Türkçe isim alan ilk şehir, bilindiği kadarıyla Taşkent’ti. Bu isim, X. Yüzyıl coğrafyacılarının eserlerinde geçen Binket yerine artık XI. Yüzyılda kullanılmaktaydı.” (s. 43)

İlk bölümün dikkat çeken diğer konusu, Moğol istilası öncesi bölgedeki Hristiyanlık inancı. Aslında bu başlık altında sadece Hristiyanlık inancı değil, Budizm ve İslam gibi diğer inanışlar üzerinde de durulmuş. “IV. Yüzyılda Doğuda önemli ölçüde Hıristiyan hareketi başlamıştı (muhtemelen bazı misyonerler buraya daha önce gelmişlerdi); 334’de Merv’de bir Hıristiyan piskoposluğu görmekteyiz. Ama Hıristiyan yayılması düalist faaliyetlere göre bariz şekilde zayıftı. Pers hükümdarlarının Hıristiyanlara karşı dini takibat başlatması, Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nda hakim din haline gelmesinden sonra Batı İran’daki Hıristiyanların (ki oradaki Hıristiyanlar Doğudakilerden hayli fazlaydılar) kolayca Roma topraklarına kaçabildikleri sırada başlamıştı. Bundan başka Rafızilerin yayılışı, yabancı propaganda olarak görüldüğü için, her yerde sıkı takibat altındaydı. Buddistler, Hıristiyanlar ve Marchionitler Horasan’a kapağı atmışlardı; Deysanîler, Maniheistler ve Mazdakîler Sâsânî İmparatorluğu sınırları ötesinde necat bulabilirlerdi.” (s. 53)

İkinci bölümde, Yedisu Tarihi kapsamında 7 başlıkta Usunlar, Karluklar, Türkler, Karahanlılar, Karahitaylar, Kalmıklar ve Moğulistan hakkında detaylar verilmiş. “Türklerin ülkesinde ilk Müslüman hanedan olarak Karahanlılar, elbette İslam’ın yayılmasıyla ilgilenmek zorundaydılar ve bu bağlamda onların saltanat dönemi Orta Asya tarihinde oldukça önemli bir yer tutar. İbn el-Esîr, 349/960 yılında 200 bin çadırdan müteşekkil bir Türk kitlesinin İslam’ı kabul ettiğini nakletmektedir ki, bu kayıt elbette Yedisu ve Doğu Türkistan sakinleriyle, özellikle de Doğu Türkistan’daki göçebelerin sayısı hiçbir zaman bu kadar kalabalık olmadığı için Yedisu halkıyla ilgilidir.” (s. 108)

Üçüncü bölüm, genel olarak Orta Asya tarihinden yansımalara ayrılmış. Bu kapsamda Timuriler, Tacikler, Kırgızlar ve Türkmenler incelenmiş. Burada özellikle Türkmenler için İslam öncesi dönemden 19. yüzyıla kadar ayrıntılı bilgiler verilmiş. (s. 259-337) Kitabın diğer kısımlarında olduğu gibi bu kısımda da dini hayata ve Türklerin İslam’ı kabulüne ilişkin satırlar mevcut: “Halifeliğin Türk komşuları yavaş yavaş İslam kültürünün etkisi altına girmek ve Müslümanlığı kabul etmek zorundaydılar. Kaşgarya’da Müslümanlığın yayılışıyla ilgili en eski efsanelerde, Müslüman kervanlarının taşıdıkları malların, -örneğin pahalı kumaşlar ve şeker- Türklerin hoşuna gittiği, böylece bilâhare bu güzergah üzerindeki Türklerin İslam diniyle tanıştıkları anlatılmaktadır. Muhtemelen aynı şey diğer bölgelerde de olmuştur. X. Yüzyılda Oğuzlar arasında İslam’ın yayılma süreci yavaş seyretmiştir. İbni Fadlan, 922 yılında Oğuzlar arasında tıpkı VIII. Yüzyılda Moğolistan’daki Türklerde uygulanan pagan defin geleneklerine şahit olduğunu yazmaktadır.” (s. 276)

Türkmenlerin, kurulan devletlerdeki konumlarına dair fazlaca bilgiye rastlanılıyor: “Türkmenler, Selçuklu hanedanının tüm fetih hareketlerine iştirak ettiler ve onun çökmesinden sonra atabek hanedanlarını kurdular (küçük yaştaki Selçuklu şehzâdelerine vasilik eden ve bilâhare bağımsız hâkimler haline gelenlere bu isim veriliyordu). Örneğin Suriyeli Nureddin Mahmud 1164’de Mısır’a ordu sevk ettiğinde, ordu saflarında Türkmenler vardı. İşte bu ordunun komutanlarından biri olan Kürd Salahaddin Yusuf, Mısır, Suriye ve Trablus’u ele geçirerek Eyyubi hanedanının temellerini attı; onun Afrika’daki seferlerine ‘Guzlar’ da katılmışlardı ki, bunlardan bir kısmı Kuzey Afrika ve Güney İspanya’yı hakimiyet altına alan Muvahhidlerin emîri Ebu Yusuf Yakub’un (1184-1199) saflarına katılmışlardır. Oğuz beylerinden Şaban adlı birine İspanya’da yıllık 7000 dinar (yaklaşık 35 000 Ruble) geliri olan büyük bir dirlik verilmişti.” (s. 293)

Son bölümde, uygarlık tarihinden yansımalar kapsamında Amu-derya, Sır-derya ve Horasan bölgeleri işleniyor: “Tüm Türkistan gibi, Amu-derya havzasıyla ilgili detaylı bilgilere ancak Arap fetihlerinden itibaren rastlıyoruz. Kitab-ı Mukaddes’teki Gihon nehriyle ilgili rivayetlerden yola çıkarak, ülkenin eski kültürüyle alâkalı bir şeyler bulma girişimleri daha önce de başarısızlığa uğramıştı. Göründüğü kadarıyla İncil’de geçen nehir adı Amu-derya’ya ancak İslamî dönemde verilmişti. Nehrin eski Farsça adı Vahş, Yunanlılar tarafından ‘Oks’ şeklinde tercüme edilmiş ve günümüze kadar nehrin bir kolunun adı olarak korunmuştur. Yunanlılar, bu ismi nehrin orta akımlarında bir yerde işitmişlerdi, ama göründüğü kadarıyla Harezm’de de kullanılıyordu.” (s. 373)

Oldukça kapsamlı olarak hazırlanan bu eserde, derlemeyi ve çeviriyi yapan merhum D. Ahsen Batur’un emeğini vurgulamak gerekir. Ülkemize kazandırdığı diğer eserlerinde olduğu gibi burada da çevirinin ötesinde bir gayretle esere değer kazandırdığını, dipnotlarla, eklemelerle eseri çok daha fazla istifadeye hazır bir seviyeye çıkardığını görmemek mümkün değil.

Eser, Orta Asya üzerine çalışanlar için içeriği ve kaynakları itibariyle çok kıymet arz ediyor. Faydalı bir okuma olması dileğiyle!
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
zafer saraç
24.03.2022
Türkistan'da Tarih ve Uygarlık
Tarih boyunca uygarlık, farklı coğrafyalarda zirveye erişerek değişik medeniyetlerin ev sahipliğinde gelişimini sürdürmüştür. Farklı bakış açılarıyla bazı toplumların geçmişine olduğundan fazla paye verilirken, bazıları sıradanlaştırılarak sanki hiç kültür ve medeniyet unsuru vücuda getirmemiş gibi bilim camiasında sunulmuştur. Oysaki sosyal tekâmül, coğrafyanın sağladığı olanaklar vesilesiyle her toplumun erişebileceği kadar basittir. Yani siyasi ve kültürel ortam müsaitse toplum terakki açısından kendisini belirli bir noktaya götürmeye eğilimlidir. Bu yüzden tarih boyunca milletlerin gelişim safhaları zamana ve mekâna göre değişim göstermiştir.

Dünya haritasına bakıldığında medeniyet bayrağının yükseldiği yerlerde bazı benzer özelliklerin olduğu dikkate değerdir. Misal büyük nehirlerin havzaları uygarlığın merkezleri olarak ön plana çıkar. Örneğin Nil, Fırat- Dicle ve Seyhun-Ceyhun Havzası medeniyetin güçlü dinamiklerle hız kazandığı yerlerdir. Mâverâünnehir diye bilinen Seyhun-Ceyhun Havzası ise Türk medeniyetinin zirve noktasına ulaştığı mekandır. Batılıların Orta Asya namıyla andıkları bu bölge nazarımızda Türkistan diye bilinmektedir. Fakat Türk namıyla anılmasından mıdır bilinmez; bazen medeniyet kelimesiyle beraber zikredilmez. Buna rağmen Batılı bazı bilim adamları araştırmalarını Asya üzerinde zenginleştirirken, haklıya hakkını layıkıyla vererek, medeniyet bayrağını gerçek sahiplerine teslim ederler. İşte bu bilim adamlarından birisi de Barthold’dur.

Vasily Vladimiroviç Barthold 1869 yılında Rusya- Petersburg’da dünyaya gelir. Lisans eğitimini Doğu dilleri üzerine aldıktan sonra çalışmalarını arkeoloji ve tarih üzerine yoğunlaştırır. Zamanla çalışma merkezi olarak kendisine Türkistan’ı belirleyen Barthold, yapmış olduğu saha çalışmalarıyla kalemi güçlü bir oryantaliste dönüşür. Orta Asya üzerine yaptığı araştırmalarla bilim dünyasında adından söz ettirmesi, Barthold’un Türkiye’de tanınmasının önünü açar. Barthold sayesinde Türk tarihi geçmişteki gibi bilinmezlerle dolu değildir. Öyle ki Barthold’un yaptığı çalışmalar ciltlerce kitaba tekabül etmektedir. Zamanla Türk ilim dünyası bu eserlere kayıtsız kalmaz ve müellifin çalışmaları Türkçeye de çevrilir.

Barthold’un Orta Asya coğrafyasını merkeze alan makaleleri güzel bir seçki oluşturularak, Ahsen Batur tarafından derlenip Orta Asya Tarih ve Uygarlık ismiyle Türkçeye kazandırılır. Mezkûr eser dört bölüm halinde tasarlanmış olup, ilk bölüm “Geçmişin İzleri” ismini taşımaktadır. Bu bölüm vasıtasıyla Türkistan ve Türkler hakkında genel geçer bilgiler sunulur. Ayrıca Barthold’un doktora tezi Türkistan’ın Hristiyanlıkla teması üzerinde özellikle durulur. Geçmişten günümüze Türkistan’ın genel panoramasının sunulduğu bu bölüm vasıtasıyla bölgenin geçmişine ilişkin hayali senaryoların ortadan kaldırıldığı görülür. Müellifin bölgeye ilişkin derinlemesine tespitleri adeta zamana ve mekâna bağlı kalmaksızın güçlü yorumlarla satırlarda kendisine yer bulur. Barthold; din, kültür, siyasi tarih, nümismatik, arkeoloji, etnoloji, iktisat gibi farklı disiplinlerden aldığı verilerle bölge tarihine ışık tutar.

İkinci bölümde coğrafya üzerindeki kavimler merkeze alınır. Usunlar, Karluklar, Türkler, Karahanlılar, Karakitaylar, Kalmıklar eldeki bilimsel materyalle tanıtılır. Tabii bu yapılırken yazılı bütün kayıtlar geniş bir bakış açısıyla sunulur. Bahsedilen konular genelde siyasi tarih anlatısı gibi algılansa da aslında bölgenin tarihine ilişkin kilit bilgileri içermektedir. Barthold çağdaşı olduğu bilim adamlarının da yorumlarını ve izahlarını değerlendirerek kendi bilgileriyle harmanlayarak satır aralarında tezlerini sunar. Günümüzde dahi bilimsel tartışmaların odağında olan bu konulara ilişkin tespitler, kafa karıştırıcı olmaktan ziyade okurun geçmişi daha net görmesini sağlar. Sadece anlatılanların netlik kazanması mevzu olmayıp, okurun yorum gücü kazanacağı onlarca bilgi okuyanın kalemini güçlendirir. Örneğin, bu bölümde Türklerin Müslümanlığı, kavimlerin Türklüğü, Türk medeniyetinin karakteristik güçlü özellikleri, dil ve kültür bağlantıları, coğrafya ve etnik unsur ilişkileri vb. konular hakkında fikir sahibi olmak mümkündür.

Eserin üçüncü bölümü ise; Türk tarihinin belirli bir zaman diliminde kavim bazında irdelenmesini içermektedir. Bu sayede Timuriler, Tacikler, Kırgızlar, Sartlar ve Türkmenler mercek altına alınmıştır. Özellikle Kırgızlar üzerine yazılan yaklaşık 80 sayfalık kısmın ayrı bir kitap hüviyetinde olduğunu belirtmek gerekir. Kırgız isminin ilk ortaya çıktığı dönemden başlayarak yapılan anlatım bir Türk boyunun tarihi üzerine yapılan örnek bir çalışma olarak ön plana çıkmaktadır. En eski kaynaklardan izleri sürülen mezkûr kavimlere ilişkin tespitler öylesine etkileyicidir ki her kaynakta bu tarz bilgilere ulaşmak mümkün değildir. Zaten Barthold’un multilingual birikimi ve önemli kütüphanelerdeki kaynaklara ulaşması onun Türkiye’de fazla bilinmeyen eserlere vakıf olmasını sağlamaktadır. Örneğin üçüncü bölümün sonunda Zeyn’ul Ahbar (Gerdizi’nin eseri) isimli kısımda bölgeyi anlatan birinci el kaynaklardan elde edilen bilgiler sunulmaktadır. Bilgiler öylesine ilgi çekicidir ki Türk kavimlerinin mitoloji, folklor, din, sosyal yaşam vb. bağlamındaki farklı yaklaşımları adeta samanlıktaki iğne misali ortaya çıkarılmaktadır.

Eserin dördüncü bölümü ise; yazımızın başında belirttiğimiz Mâverâünnehir ve Horasan’ı merkezine almaktadır. Sır Derya (Seyhun) ve Amu Derya (Ceyhun) Nehirlerinin havzaları bu başlık altında detaylı bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bu bölümde Barthold, coğrafya ve tarih ile ilgili bilgilerini mükemmel şekilde mezcetmiş, üstelik bununla da yetinmeyip bölgenin geçmişten günümüze gelişen topoğrafyasını tüm yönleriyle ortaya koymaya çalışmıştır. Geniş bir havzayı sulayan onlarca farklı kolla değişik bölgelere nüfuz eden nehirler düşünüldüğünde tarihi anlatımın daha zorlaşacağına şüphe yoktur. Zira değişen nehir yatakları, kaybolan şehirler ve köyler, devamlı göç, sonu gelmez savaşlar, bölgedeki etnik ve siyasi yapıyı sürekli değiştirir. Hatta nehir yatağının değişmesiyle coğrafyayı bile aynı şekilde bulmak mümkün değildir.

Barthold, ustalığını konuşturarak, bölgenin tarihini; bütün zaruri değişimleri dikkate alarak çizmeye çalışmaktadır. Misal insanın coğrafyaya olan tahakkümüne işaret eden nehirlerle bağlantı sağlayan su kanalları bile uzun tasvirlerle anlatılır. Bölgedeki köyler, kasabalar ve şehirler eski-yeni isimleriyle sunulur. Bu sayede bölgenin topoğrafyasıyla beraber toponomisini (yer adı bilimi) de görmek mümkün olur. Zaten isimlendirme hususunda muazzam hassasiyet gösteren Barthold, bölgenin kavimlerinin hakimiyetindeki idari ve siyasi sınırlarını isimlerle çizer. Bu sayede kavimler, yollar ve ülkeler netleşir.

Eserin çevirisinin Ahsen Batur tarafından layıkıyla yapıldığını belirtmek gerekmektedir. Açık ve sade bir dille birlikte çevirmenin Türk tarihine olan vukufiyeti onun Barthold’un yazdıklarına eleştirel yaklaşmasının önünü açar. Zira çevirmenin dipnotlarla esere müdahaleleri gayet yerinde olup, okurun konuya intibakını arttırmaktadır. Misal bazen ömrünü Türkistan’ın deşifre edilmesine vakfetmiş Barthold’un bile çelişkiye düştüğü yerlerde çevirmenin mahareti konuya netlik kazandırmaktadır.

Eserin kaynak değeri üzerinde özellikle durulmalıdır. Zira Türk tarihi ile ilgili yapılan çalışmaların halen istenilen boyutlara gelememesine karşın; Barthold tarzı bilim adamlarının Türk tarihine eşsiz hizmetler sunduğu dikkat çekmektedir. Bu nedenle yapılan yeni çalışmalar için Barthold, temel başvuru kaynağı olarak ön plana çıkmaktadır. Zaten ilgili alan ve literatürün önemli kitapları zikredildiğinde muhakkak Barthold’a dair eserlerin adı geçer. Üstelik yazarın metodolojik yaklaşımının bilgiye endeksli güçlü bir yorumla şekillenmesi, eserlerinin çağlara meydan okumasının önünü açar. Her şeyden önemlisi Barthold’un anlatımı ilk bakışta yanlı, saldırgan ve rahatsız edici olmayıp, bazı Batılı yazarlarınki gibi ön yargılı ve gerçekleri çarpıtmaya meyilli bir özellik göstermemektedir. Fikirlerini politize etmeden sadece bilime hizmet şiarıyla sunan Barthold, siyasi tartışmalardan ziyade ilmi tartışma ortamlarında kendisini gösterir. Bu nedenle bütün birikimine ve becerisine rağmen kendi bilimsel camiasıyla da ters düştüğü noktalar vakidir. Fakat onun tek başına bir enstitü gibi çalışmasına bakılırsa bu durum gayet normaldir.

Sonuçta; Barthold’un Türkler hakkındaki yorumları bir Rus’un yorumundan ziyade bir bilim adamının tasavvurlarına daha yakındır. Şayet eldeki metinden yazarın Rus, Hristiyan ve Ortodoks olduğu anlaşılmıyorsa ve kimliğinden yola çıkan karşı tarafa yönelen bir sataşmaya dair iz yoksa; okur metni daha güvenilir bir edayla sindirir. Bu açıdan Barthold’un yazdıkları Türk tarihi açısından önemli ve dikkate değerdir. Zaten Türk tarihine olan hizmeti dikkat çekmiş olacak ki 1926 İstanbul Üniversitesinin davetiyle Türkiye’de dersler vermiştir. Geriye dokuz cilt külliyat bırakan Bartold benzeri bir bilim adamına geçmişten günümüze rastlamak zor. Başta bilim camiamız olmak üzere Barthold’dan çok ders alınması şarttır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla
Bitikçi__
31.08.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Barthold, Orta Asya tarihinin mihenk taşı bir tarihçisidir. Meraklıları için başyapıt.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
yabgu03
02.03.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Orta Asya ve Türk dünyası hakkında araştırma yapanların caz geçemeyeceği bir kaynak eser
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
ELENTOR
05.01.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Tarihimizle alakalı en önemli işleri yapmış hocalardan biri kesinlikle bilgi kaynağı bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
dukak07
31.07.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Önemli bir isim yazmış okunmalı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
sedeftuncer
14.01.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Tarih kitaplarının vazgeçilmez başvuru kaynağı...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Y.S.O.
31.10.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
üstad yazmış .. on numara
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
faruksevindim
13.06.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Bu baskı ciltli diye tanıtılmıştı, uyarınca karton kapak diye düzeltildi. Barthold, incelediği alana ilgi duyanlar için zaten 10 numara.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Deniz İLARSLAN
13.04.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Barthold Türk tarihine katkılarıyla unutulmayacaktır
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Harun Kazankaya
27.03.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Alanında en iyilerden barthold eserleri okunmalı
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Yorgun Okuryazar
17.03.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Barthold külliyatına çok önemli bir katkı. Teşekkürler.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
marxlenin
09.02.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Orta asyanın efendisi Vasilij Vladimiroviç Barthold...
Türklerin tarihine hayatını harcayan bir Rus... Türkler bile yapmadı,, İRONİ
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (6)
Bu Yorumu Yanıtla
yetkinerdoğan
05.10.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
orta Asya'nın üstadı. Temel eser. Okunmalı...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
kışikmanc
06.08.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Orta Asya üzerine temel eserlerdendir...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Cumali Biyikli
02.06.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Türkistan hakkında konuşacaksak Barhold'a başvurmamız lazım. Tarihçilerimiz yazdıkları eserlerde sık sık Barthold'dan dipnot düştüklerini gördüm. İyi bir eleştiri süzgecinden geçirilerek okunması gereken eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
10*
24.05.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Sonunda edindiğim önemli eserlerden biri. Selenge yayınevine kitap için, hızlı kargo için Kitapyurduna teşekkür ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Mehmet Akif Polat
11.04.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
selenge yayınlarının her kitabı bir kaynak niteliğinde. orta asya turk tarihiyle ilgilenenlerin kütüphanesinde mutlaka olmali.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Salman Hattab
26.02.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Bartold'un kitabı olduğu için iyi olduğundan emindim, Orta Asya üzerine yazılmış en iyi eserlerden.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-400212
22.10.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
türk tarihi için çok önemli bir eser başyapıt
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Aykut Aykut
15.10.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Orta Asya üzerine yazılmış en temel eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
kursad53
05.10.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Bartold'un makalelerinden karışık çeviri. Mükemmel bir dil.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
kırmızı35
29.09.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
bartold.fazla söze gerek yok..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
halilcanakgun
25.04.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Şuan nadire düşen eserlerden iyi ki vakti ile almışım.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
m.ssyy
12.07.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Büyük Müverrih Vasilij Vladimiroviç Barthold'un kitabı kesinlikle kitaplığınızda olmalı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
akheron17
27.04.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Barthold un kitabı ise okunur diye aldım. Gayet güzel bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Nailucar
16.11.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Eski türk tarihi için Vasilij Vladimiroviç Barthold tarafından yazılmış güzel bir kaynak eserdir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Kurbuf
14.10.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
bartholdun 90 ciltlik külliyatından bazı fragmanalrın tercümelerini havidir
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
gecebeg
08.07.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Türk Tarihiyle ilgilenen herkesin kütüphanesinde olması gereken bir kaynak
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Bilge Tonyukuk
09.10.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Tarih öğrencilerinin kesin okuması gereken bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Mehmet Poyraz
28.11.2021
Barthold’un fazla bilinmeyen metinleri eserde bir araya getirilmiş. Bu eseri daha mühim kılarken, tercümenin de fazlasıyla mükemmel olduğunu da unutmuyoruz. Zira bir efsane haline gelen Rus Şarkiyatçının üslubu hiç bozulmamış. Genel bir Orta Asya tarih okumasının yanı sıra kimi sayfalarda kelimelerin kökenlerine inilmiş. İskender’den Moğollara kadar hayli ilginç ve kıymetli bilgilerle karşılaşmaktayız. Yazar kroniklerden Arap coğrafyacılara kadar epey kaynaktan beslenmiş. Bu haliyle yazarını yorarken büyük ihtimal tercümesine girişen Ahsen Batur’u da daha dikkatli olmaya sevk etmiştir. Türkçe de tarih kitaplarının klasikleri arasına girmeye aday diyecekken, eserin diğer yorumlarını okuduğumuzda bunu çoktan başardığını söyleyebiliriz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
dr.qlqn
27.08.2021
Sindirerek okunması gereken bir kitap .
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
angona
17.02.2017
Genel Türk Tarihi anabilim dalındaki farklı bakış açıları barındıran bir eseri.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla