Kitabı uzun zamandır okumak istiyordum, kısa bir süre önce fırsat bulup bunu gerçekleştirdim. Açıkçası Taha AKYOL'un tarihe olan ilgisi ve programında tarihi konuları ele alış şekli benim bu kitabı okumak için motiflerimdi. Fakak kitap benim beklentilerimin çok dışında ve altında kaldı. İngilizce'de "so what ?" diye bir eleştiri sorusu vardır, "İyi de ne?" anlamında. Bu kitabın en kısa özeti bu. Başlığı eğer tarih ile ilgili birşeyler bulacağınız beklentisini zihninizde oluşturuyorsa, tamamen hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Kitabın içeriğine baktığınızda ise hiç bir bütünlük yok. Konular arasında bir paralellik yok. Yarıya yakın bölümü "sözde" Yahudi Tarihi, Yahudiler ile Türkler arasındaki ilişkiler, Türkiye'deki Yahudiler ile ilgili... Konular temel olarak, teoloji ve tarih perspektefinden ele alınmış. Zaman zaman ekonomik, kültürel ve sosyolojik bakış bu iki perspektefi takip etmiş. Kitabın kalan bölümünde ise, hemen hemen tamamında Ahmet Davutoğlu ile yapılan ropörtajlara yer verilmiş. Bu ropörtajların odaklandığı konu özellikle AKP iktidarının 8 yıllık dış politik ekseni. Sanki kitabın bu bölümü AK parti dış politika propoganda kitapçığı gibi. Bununla birlikte Ahmet Davutoğlunun literatüre ve dış politika jargonuna katkısı olan kavramlar ilginizi çekecektir. Soft Security,komşularla sıfır problem stratejisi, tek millet beş devlet (aslında 6), tepkisel değil ilkesel politika, pürrealist değil idealist ve ilkesel dış politika gibi... İsrailin mavi marmara saldırısı sonrasında Ahmet Davutoğlunun BM Güvenlik Konseyinde yapmış olduğu konuşma ile kitabın sonlarına doğru Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkçe konuşan Devletler konferansında (toplantı neyse) yaptığı konuşmalar kitabın bağlamından (ki varsa!) tamamen kopuk...Özetlemek gerekirse benim açımdan kitap tam bir hayal kırıklığı oldu...Hani kitabını okuduğunuz filmlerde aradığınızı bulamamanız gibi, Taha Akyol'un Eğrisi Doğrusu programını izledikten sonra kitabından zevk almanız sanki pek mümkün değil.