Kitap eskiden yayınlanan bir tv programının monolog metinlerinin yazıya dökülüp derlenmesiyle oluşturulmuş. Direkt kitap olması için yazdığı eserlerde dahi sıkça tekrara düştüğünü gördüğüm yazarın konuşma dilinden yazıya dökülmüş metinlerde de tekrara düşmesi kaçınılmazdı. Eser 2 ciltlik, ancak tekrara düşülmüş kısımlar kitaptan elense aslında bir cildinin yarısına bile ulaşmayacak muhtevası var. Eserin okunmasının önündeki en büyük engelin okuru sıkan bu tekrarlar. Bakiler hitabeti gayet güzel, hoşsohbet bir büyüğümüz olsa da yazılarında kendisini dinlerken aldığımız zevki vermiyor.
Dil konusunda yanlış bulduğu, düzeltmesini istediği şeyleri ifade ederken genelde kendi kulak zevkini referans gösteriyor.
Unuttuğumuz Türk dünyasına, dair gösterdiği hassasiyet ve anlattıklarıyla tam bir inanmış adam portresi gördüm. Bir kenara kaydedilebilecek çok orjinal anekdotları, tanıklıkları da var yazarın ama ah şu tekrarlar olmasa...