Bir Tereddüdün Romanı
Peyami Safa'nın Doğu-Batı meselesinden bahsetmediği romanı -okuduklarım içinde - yok gibi. Burada daha çok bohem hayatlar var, tereddüt var. Adı üstünde zaten.
Bir tane adam var, bu tam ortam adamı. Sene I. Dünya Savaşı sonrası. Alkol, kadınlar vb. Yazar bir de roman yazıyor. Bunun yazdığı bir romanı Mualla diye bir kız okuyor. Sonra dost meclisinde tanışıyor adamla. Adam buna evlenme teklif ediyor. Kız düşünmek istiyor.
Bu noktadan sonrası ilginç. Bir kadın daha var, adını hatırlamıyorum. Pirandello'nun oyunlarını seviyor, birini de tercüme etmiş. Adama veriyor, "Senin adınla çıkacak bu," diyor. Kadının birçok karakter gizli içinde. Adama kendini farklı tanıtıyor. Bu kadar anlatayım, çok daha fazla ayrıntı var çünkü.
İki açıdan ilginç. Birincisi; dönemin bohemsi hayatı mevcut burada. Şairler, ressamlar, ortamlar... Para gani, anlayışı mevcut. İkincisi de işte bu tereddüt olayı. Böyle bir hayatı yaşarken sürüklenip gidiyorsun, kesin kararlar alamıyorsun ve tereddütler arasında yaşamını sürdürmeye çalışıyorsun.
Süper roman, bir günlük işi var.