Necip Fazıl; bu eserinin hemen başında, oluşturduğu karakterlerden solcu Mine’yi fazlaca yererek bir giriş yapıyor. Görüşleri uymuyor diye insanların birbirini bu derece yermesi, hiçbir zaman hoşuma gitmemiştir. Kaldı ki eserlerin en dikkat çekici yerleri, giriş kısmı oluyor.
Baş roldeki Naci, üç kadınla karşı karşıya, onun tabiriyle;
“Hatçe bir hayranlık tebessümüdür.
Mine bir diş gıcırtısı...
Belmâ ise beyin uru...”
Devamında duygular, cümlelerde çok orijinal biçimlerde tasvir edilmiş.
Silsileler sonrasında Naci, Hatçe’nin okuduğu bir şiirle çözüme ulaşıyor.
“Gerçek aşka bir oyunla geçtim.
Zehirden şifaya geç, kemend onun elinde...”
Ve Naci tasavvufun içine dalıyor. Tasavvufu şeriatla bir arada ele alarak bir tez hazırlıyor. İçinde şeriat geçen bir tez kabul edilir mi ki?!
Ardından solcuların başından geçenler ve Naci’ye yaptıkları... Naci boş durur mu ya da onu boş bırakırlar mı?!