Medeniyet tarihinde zengin-fakir ya da güçlü-güçsüz farklılığı temelinde kurulup yürütülen adaletsiz toplumsal düzenler, en fazla halkların zararına işlemiştir. Artı değerin bir avuç elit arasında toplanması nedeniyle %98 gibi çoğunluk fiziki ve ruhsal bir sefalete mahkum edilmekte, dolayısıyla da yoksulluğun, hastalıkların ve her türden acıların kurbanları haline dönüştürülmektedir.
Bu kitapta tespit edilen gerçekler bize göstermektedir ki, ilk insandan itibaren insanlığa adaletli ve sağlıklı bir hayat tarzını öğreten İslam; temizlik, cinsellik, beslenme ve genel olarak insanın insan-varlık-Allah ile ilişkilerini düzenlerken vazettiği kurallar ve ilkelerle hakiki bir medeni hayatın teminatıdır. Bu İslami kural ve ilkelerin insan hayatına mâledilmesi ise, gündelik hayatın rutin duaları ile ibadetlerin bilinçli şekilde düzenli yerine getirilmesi sayesinde mümkün olmaktadır.