Esere konu olan Adana-Çukurova bölgesinden hareketle ülkemizin Cumhuriyet dönemindeki demografik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel yapısının ustalıkla anlatıldığı, başlangıçtan itibaren okuyucuyu içine çeken bir hikaye. Mükemmel betimlemelerle kendimi adeta hiç gitmediğim Çukurova ve Toroslar bölgesinde gibi hissettim. Ancak dördüncü kitabın sonlarına doğru, yazarın Hz. Adem ve Hz. Havva’ya hakaret boyutundaki satırları ve pornografik tasvirleri açıkçası benim için hayal kırıklığı oldu.Tüm hikaye boyunca halkın nasıl ezildiğini anlatırken halkın dini duygularını istismar eden ve halkı sömürenlerle bir olan sahte din adamlarından hiç bahsetmeyip bütün bu açlığın,haksızlığın,zulmün sorumlusu olarak insanlığın atası ve ilk peygamber olan Hz. Adem ve Havva’ya adeta kinini kusmuş yazar.Dünyadaki tüm kötülükler için ilk insanı suçlamak basitliktir, hiçbirimizi sorumluluktan kurtarmaz ve bu şekilde düşünürsek daha iyi bir dünya yerine dünyanın sonunu hazırlarız.