Zülfü Livaneli, yazarlık yapmasını mankenlerin şarkıcılık yapmasıyla eşdeğer görenleri utandıracak ustalıkta bir yazar olmasına rağmen bu kitapta benimsediği anlatım şekli, en iyi eserin bile kıymetini bulamayacağı bir seçim olmuş. Romanların, okuyucuyu içine çekme, kendi dünyasında gezintiye çıkarma özelliklerini yok eden bir tarz bu. Siz kitabın akışına kapılmış gidiyorsunuz, Stockholm sokaklarındasınız, sayfayı çevirdiğiniz anda, 'bu kısım yanlış olmuş, burası güzel olmuş, bu aslında öyle değil böyle olmuştu' benzeri yazılar görüp kitabın yarattığı rüyadan uyanıyorsunuz. Bu şekildeki bir yazım şeklinin, kitabın tüm güzel özelliklerinin üzerini örttüğü, yapılabilecek tüm yorumları ikinci plana ittiği kanaatindeyim.