Kitabın ilk üç çeyreği gayet durağan ve yer yer sıkıcı. Fakat Son çeyreği ise çok akıcı, ilk üç çeyrek kısmında olmayan hareket fazlasıyla bu kısımda. Yazar, anlatımlarıyla Rumelideki aile yapısının da iç anadoludaki aile yapısından çok farklı olmadığını gözler önüne seriyor. Ben daha farklı olduğunu düşünürdüm ama zihniyet hep aynı. Kadınlar üzerindeki ölçüsüz baskı konusu bu kitabın motiflerinden. Kitap kahramanının ilim ve çiftlik yaşamı arasındaki gelgitleri de ölçülü bir şekilde anlatılmış. Köyünden ilk kez çıkan ve payitahtı görmenin heyecanını yaşayan hacı adayları, salgın hastalıklar, kendisinden çok şey umut edilen tahsilli Hasan'ın olaylar karşısındaki aldığı vakur tavır, esaret yılları (ki bu yıllara daha fazla yer verilebilirdi belki), yazar o vakitleri, yaşanan sıkıntıları, güzellikleri ustaca resmetmiş...