Basit duygusal önyargılara direnmeliyiz. Duyguların hakkını ender olarak teslim ediyoruz. Onları sınıflandırıyor, derecelendiriyoruz. Bazı duyguların daha güvenilir olduğunu söylüyor, diğerlerini açıkça tehlikeli ilân ediyor, ne pahasına olursa olsun kendimize yasaklamaya çalışıyoruz. Mutluluk ve empati genellikle iyi olduğu söylenen iki duygudur ve dolayısıyla onların varlığı cesaretlendirilir, güçlendirilmeye çalışılır. Kıskançlık ve öfkeyse kötüdür ve mümkün olduğunca uzak durulması gerekir onlardan. Ama bu çok anlamsız. Duygular tarafsızdır, hepsi aynı nedenle vardır: İnsanların tehlikelerden uzak durmasını, fırsatları değerlendirmesini, sosyal ilişkilerini geliştirmesini ve çevre koşullarına başarı ile uyum sağlamasını sağlamak. Kıskançlık da böyledir: Ait olduğunuz konuma kavuşmak, istediğinizi elde etmek ya da bir bağı korumak için sağaltıcı adımlar atarak eyleme geçmeniz gerektiğinizi söyler. Sizi, dünyada tutar.