Yaşamak: Sıradan Bir Yaşam, Etkileyici Bir Anlatı
Yazarın etkileyici anlatımı bir yana, çevirisi de ancak bu kadar güzel olabilirdi diyor insan Yaşamak’ı okurken. Kahramanımız Fugui’nin 205 sayfaya sığdırılan dokunaklı bir hayatı var. Bu hayatın çokça kayıplarla dolu olduğunu peşinen söylemekte fayda var. Yaşamayı anlamlı kılanın da anılar olduğunu sıklıkla hatırlatan bir roman ayrıca.
Fugui bir oğul, bir mirasyedi, köylü, asker, eş, baba, kumarbaz… Sahip olduklarına ve kaybettiklerine rağmen ve onlarla birlikte öğrenen, güçlenen bir insan. Bu her şeye rağmen yaşamayı sürdüren insanın hikayesi, başından geçenler su gibi akıp gidiyor, hayat gibi. Okurken zaman hızlı geçiyor. “Yaşamak” bazı kısımlarda okurun boğazını düğümlüyor ve kalbini sızlatıyor.
Sisteme güçlü bir eleştiri ve dünyayı sorgulama arzusu hikayeyi sarıp sarmalıyor. Fugui’nin peşinden sürüklenip onun yaşamına tanıklık etmek insanda bir belgeselin içindeymiş izlenimi uyandırıyor. Hayata tutunuşu dokunaklı ve ilham verici.
“Yaşamak” okurunu; kıtlık, savaş, yoksulluk, politika, çıkar dünyası, aileler ve bireyler hakkında düşünmeye davet eden güçlü bir metin.
İki güzel alıntıyı tadımlık olarak ekliyorum. Şimdiden keyifli okumalar.
“Hayat sana anne ve babandan bir hediye.” (s.174)
“İnsan ne kadar şanslı olursa olsun, ölmek istiyorsa hiçbir şey onu yaşatamaz.” (s.175)