Wilbur Smith, bir tarzı olan ve o tarzı kendi belirlemiş olan ama asla da tarzından dışarı çıkmayan bir yazar. (Bir diğer örnek ise Clive Cussler) Bu nedenle de okurlarının bir W.S. kitabından beklentileri bellidir ve mutlaka karşılanır. Aynen bu romanda olduğu gibi.
Fakat bu tür yazarların okurları, hep şunu merak ederler : Acaba tarzının dışına çıksa ne yapar ?
Dan Brown gibi saçmalar mı? (Bknz. Dijital Kale).
Glenn Meade gibi 4 muhteşem romandan sonra 2 hayal kırıklığı ile hayranlarını kendinden uzaklaştırır mı ? (Bknz. Şeytanın Müridi, Buz Kapanı)
Olsun, yine de merak iyidir. Denemek iyidir. Açılım yapmak, farklı deneyimler yaşamak ve binlerce okuruna yaşatmak iyidir.
Bu roman da her W.S. romanı gibi çok güzel. Tek kötü yanı inanılmaz başarısız, hatta berbat diye nitelenebilecek çevirisi. Gerçi bu çevirmenin bütün çevirileri böyle. Ama hala bu işten ekmek yiyebiliyor.