İkiilebir Hakkındaki Yorumlar

Barak 28.02.2002
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Tek kelimeyle MUHTEŞEM bir eser! Reha Çamuroglu'ndan beklemeye alıştıgımız akıcılıkta, bilgi yüklü enfes bir hikaye. Yazar önceki iki romanı İsmail ve Son Yeniçeri'de bol tarih bilgisi arasında az miktarda batıni (ezoterik) tasavvuf felsefesi vermişti. Bu eserinde ise oran tersine dönüyor. Geri planda yine Anadolu'nun çok ilginç bir dönemine, Osmanlı öncesi döneme dair çok değerli tarihsel bilgiler var fakat bu sefer eserin felsefi derinligi çok artmış. Zaten isimden de bu özellik kendini belli ediyor; "iki ile bir" ismi, tasavvufta yer alan çokluk ve teklik (kesret, vahdet), madde alemi ile manâ alemi kavramlarından geliyor. Kahramanlar Börü, Barak ve Nevzat arasındaki tartışmalarda çok derin felsefe var. Tasavvuf felsefesi üzerinde asgari bilgi sahibi olmayan okuyucuların bu diyalogları takip etmesi mümkün degil. Bu konuya meraklı olanlar için ise ikinci, üçüncü okumalarında dahi çıkaracakları çok şey var.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
econozzy 23.11.2001
"İkiilebir"in günümüzde başlayan hikayesi şaşırtmasın sizi; Reha Çamuroğlu tarihsel meselelerden bu kez de uzaklaşmıyor. Eski bir marksist olan yazar Nevzat Köroğlu'nun düşleri ile gidiyoruz geçmişe. 1300'lü yıllarda Moğol illerinde, savaşçı Börü ile bir derviş Barak'ın uzun yıllar süren beraberliğini anlatan bir hikayesi var "İkiilebir"in. Kitap görünce yakmak, okuyanı da parça parça etmek duyguları taşıyan Börü, Gazan Han tarafından -Sarı Saltuk'un müridi, Taptuk Emre'nin mürşidi- Barak Baba'yı koruma hizmetine verilir. Peşindeki yüz derviş ve bir moğol birliği ile Asya'nın batısında dolaşıp düşüncelerini yayan bu ilk Türk babası, Anadolu'daki tasavvuf düşüncesinin şekillenişinde de pay sahibi oluyor yazara göre. Reha Çamuroğlu, Moğol savaşçılarla dervişleri yanyana getirirken, bilgelikle barbarlığı karşılaştırıyor bir bakıma. Ancak basit bir karşı karşıya koyma değil onun yaptığı. Anlatı günümüze geldiğinde gencecik dervişlerin inanmışlığı ile kendi devrimci günlerini karşılaştırıyor Köroğlu; iki inançta da aynı metafizik öğeleri buluyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Inci Ülkü 19.11.2001
Şiddetin karşısına düşünceyi, inancı, hoşgörü ve insan sevgisini koyan Barak’la, kılıcının ve bileğinin gücü ile yaşayan Börü arasındaki ilişkiler romanın önemli bir karşıtlığını oluşturuyor. Ancak tek taraflı bir bilgi akışı yok bu ilişkide; Börü'nün düşünceleri, geleneklere olan bağlılığı, kendi sonlarını görebilmesi ve Barak'ı değerlendirmesi de önemli. Mesela Börü, devletin içinde bulunduğu çözülmeyi belki de Barak’tan bile daha iyi görebiliyor. Savaşçı ve göçebe geleneklerini terkettikçe moğolluklarını da yitiriyorlar Börü'ye göre. Dünya malına, altınlara, ipeklilere, ticarete duyulan ilgi bu savaşçı kavmi giderek güçsüzleştiriyor. Düşmanları ile karşılaştıklarında silahsız bir dervişin, yani Barak’ın izinden gidecek kadar cesur değil belki savaşçı Barak , ne var ki dervişlerin insan sevgisiyle dolu şiddet karşıtı düşüncelerini dünyaya bu Moğol savaşçılarının koruması altında yayma çabaları da doğrusu yaman bir çelişki. Reha Çamuroğlu, bu çelişkiyi bilerek derinleştiriyor romanında.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (11)
Bu Yorumu Yanıtla