Hayatını başkalarının kalıpları içine sokarak şekillendirmiş, şaşaalı, bol eğlenceli fakat bir o kadar da yapay saray hayatı yaşayan Madame de Prie’nin saraydan kovulmasıyla değişen hayatı anlatılmıştır. Kendisiyle barışık olmayan insanlar yalnız kalmaktan korkar. Onların mutluluğu içeriden gelen bir his değil dışarıdan gelen iltifat, eğlence, şan, şöhret gibi uyarıcılardır. Bu tarz insanların bu uyarıcılardan mahrum kaldıklarında kısa sürede depresyon ve bunalıma, uzun sürede ise intihara sürüklenmeleri sürpriz sayılmaz. De Prie de onlardan biri. Bu insanların psikolojisini edebi sanatlar içerisinde anlatabilecek Zweig ve birkaç yazar dışında kimse yok.