Bizde de Batı'da söyleyecek şeyleri olmayanlar, entelektüel sığlıktan muzdarip olanların postmodern tabir edilen çağın star figürlerine bolca referans vererek gevezelik etmeye bayıldıkları malumdur. Nietzsche mi dersiniz artık, Heidegger mi, yoksa Lacan mı, Foucault mu, Derrida mı, Deleuzler, Guattari'ler... İşporta tezgahı, kapanın elinde kalır. "Foucault şöyle derdi, ama Deleuze de şunu söylerdi ha! Dilin Lacancı işlevini de ihmal etmeyelim..." Ne diyelim. Zenginin malı, fakirin çenesi hesabı. Biraz ondan, biraz bundan. Malumatfüruşluk...Kabul, bu gevezeliklerin bir piyasası var. Bu yazar gibi çapsız, fikirsiz gevezeler aklımızla alay ediyor. Zamanımızı çalmaya yelteniyorlar. Bir kamyon dolusu laf edip, incir çekirdeğini doldurmayacak lakırdı etmek... Kitaplıklarımızı ve kafamızın içini mezbeleye çevirmeyelim. Bir de, çeviri sadece yabancı bir dil sorunu değildir. Kendi dilinizi de, dilinizdeki sözdizimi kurallarını da iyi bilmeniz gerekir.