Limon Kütüphanesi
Hayatının öznesini kaybetmiş bir baba ve henüz beş yaşındayken annesini kanserden kaybetmiş 10 yaşında bir kız çocuğu...
Calypso, annesini kaybettikten sonra fiziksel olarak olmasa da ruhsal olarak babasını da kaybetmiş bir çocuktur. Aynı çatı altında iki kişilik bir aile olmaya çalışır hatta bir yandan okuluna devam ederken bir yandan da küçük yaşına rağmen babasının ve ev işlerinin bakımını da üstlenir. Ancak bir süre sonra küçük omuzlarına bunca yük ağır gelir. Bedenen ve ruhen yorulmuştur.
Kendini kitapların dünyasında gerçeklerden kaçarak rahatlatmaya çalışmaktadır. Kitaplar ve evindeki annesinden kalan kütüphane odası onun sığınılacak bir limanıdır. Babası ise yıllardır limon üzerine araştırmalar yaparak kitap çıkarmayı hedefleyen biridir. Bir anlamda gerçeklerden kaçış yoludur. Aynı kaçış yolunu kızına da yansıtmaktadır. Ağlamak ve güvendiği birilerine sarılmak babası tarafından engellenmiş, bunun güçsüzlük göstergesi olduğu telkin edilmiştir.
Calypso’nun etrafı duvarlarla örülmüş dünyası, okuluna yeni gelen bir kız olan Mae ile değişir. Kendisi gibi kelimeleri ve kitapları seven biridir. Mae ve ailesi, özellikle de Mae’nin annesi sayesinde Calypso ve babasının asosyal yaşamı değişmeye ve dönüşmeye başlar.
Kızımın en sevdiği kitaplardan biri olduğu için özellikle okuduğum, sürükleyici ve duyguları seçilen kelimelerle bire bir hissettirebilen, gerçekten etkileyici bir kitap.
Kitabın bir başka güzel yanı ise içine klasikler arasına girmiş birçok güzel kitap adının da çok ustaca yerleştirilmiş ve özellikle bunları okuma isteği uyandıracak bir şekilde verilmiş olmasıdır. Bunu, kendi kızımda da gözlemlemiş oldum. Bu anlamda okudukça okutan bir kitap diyebilirim.
Her ne kadar çocuk ve gençlere yönelik olsa da her yaştan okuyucuya hitap edebildiğini rahatlıkla ifade edebilirim.