Bir denemecinin işi kitaplarda, doğada ve de yaşamın içinde tık eden altını bulup çıkarmak, okurların gönlünde bir düşünce uyandırmaktır.” (syf 53) diyen Salâh Birsel’in her kitabından sonra zenginleşiyorum.
Salâh Birsel ile Kadıköy-Bostancı arası sokaklarda gezerken japon elması, gülibrişim , mavi ladin, karadeniz ladini, mavi köknar, sedir ağacı, kurtbağrını gibi sık sık gördüğüm ama adını bilmediğim bitkileri tanıdım.
Beyoğlu’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde “Doğunun En Büyük Elbise Mağazası” olarak bilinen Viyanalı Mösyö Tiring’in kendi adını taşıyan mağazasından haberdar oldum.
Sokak adlarının şiirselliğine dikkat kesildim.Beyoğlu’nda Tomtomkaptan, Kazeviçe, Havahoş, Kasımpaşa’da Babahindi, Emekyemez, Masrafnazırı...
İlk tiyatro yapıtları başarısızlığa uğramış, Flaubert, Turgenyev, Goncourt, Daudet, Zola’nın birer “yuhalanmış yazar” olduğunu gördüm.
Anlıyacağınız, çok şey öğrendim yine Salâh Birsel’den.