Smiley'in Dönüşü Hakkındaki Yorumlar

Soğuk savaş yıllarında Paris'ten Hamburg'a, Baltık kıyılarından Berlin Duvarı'na dek uzanan bu amansız savaşın romanı. Bir istihbaratçı olan John Le Carre'ın yaşantısından izler taşıyor.John Le Carre'dan sevenler bilirler okumanız dileğiyle...

casusluk roanlarının en iyilerinden biri

Casusların gerçek yaşamına ışık tutan müthiş bir roman. Yazar eski bir ajan oluşunu başarıyla kullanmış. Romanın işlediği duygusal tema da ayrıca hoşuma gitti.

Zaten gerçek hayatta Ceymis Bond veya Görevimiz Tehlike filmlerindeki gibi aksiyonlar pek olmaz. Holivud sinemasındaki unsurları bu romandan beklemek gerçekçi değil. Edebi anlamda daha akıcı olabilirdi belki.

Ağır işleyen bir konu etrafında gelişen, aksiyonun çok fazla yer bulamadığı, okuyucuyu yoran bir anlatım tarzına sahip bir eser olduğu hissi uyandırıyor..

Soğuk savaş yıllarında geçen bir gizli servisler arası savaşım romanı.Yazarın,John Le Carre'nin kendisinin de o dünyadan gelen biri olması anlatılan öykünün ilginçliğini arttırıyor.Yalnız kurgusunun kimi yerlerindeki anlatım karışıklığı temelde bir edebiyatçı olmadığını ele veriyor.Yine de zevkle okunan bir eser...

Sovyet Rusya'sında, bir ailenin fertlerinin farklı zamanlarda ülkesinden kaçarak Fransa'ya yerleşmesi, burada casusluk yapmaya zorlanmaları, Rus ajanlarının da bu aile fertlerine ulaşmaya çalışması ekseninde geçen bir macerayı konu ediniyor. Yazar zaten eski bir üst düzey İngiliz ajanaymış. Bu da kurguladığı olayların gerçeğe yakın olabileceğini düşündürüyor. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Eser Karakaş bir makalesinde kitabın okunmasını tavsiye ettiği için okudum. Fakat şunu söyleyebilirim ki hayatımda okuduğum en sıkıcı roman oldu bu. Konular birbirinden çok kopuk gelişiyor. Bir roman akıcılığı içinde okuyucuyu içine çekip sürükleyemiyor. Okuyana bir bilgi, düşünce genişliği kazandırmıyor.