Atsız deyince akla gelen tabi ki Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt ve Ruh Adam romanlarıdır. Belki de Yolların Sonu adı altında toplanmış şiirleri... Pek az kimse onun aynı zamanda dilci ve târihçi olduğunu bilir yâhut bilir de pek fazla üzerinde durmaz. Bunun sebebi dilciliğin ve târihçiliğin bir ihtisas, uzmanlık işi olmasıdır. Herkes târihçi olamayacağına ve herkes târih sevmediğinden dolayı bu alandaki çalışmaları da dar bir kitleye hitâb etmektedir. Osman isimli bir müellif tarafından hicri 1000 sıralarında yazılmıştır. Atsız 1936'da bu kitabı bir kitapçıda görüp incelediğini ve notlar aldığını ve Türklere âit kısımları kopya ettiğini söylemektedir. II. Dünya Savaşı'ndan önce hangi sebeplerle ve nasıl Berlin'e gittiği belli olmayan kitabın sonu meçhûldur. Atsız savaşta yanmış veyâ Rusya'ya götürülmüş olması ihtimâlini göz önünde bulundurmaktadır. Atsız'ın bizlere sunduğu bu kesitte ise sadece Türklere ait olan bölümler neşredilmiştir.