Hayat keşmekeşi bize en çok da doğayı unutturdu. Bir nevi yaradanın doğadaki izini kaybettik. Güzel görmeyi, güzel görürken hayatımızı güzelleştirmeyi bırakarak sürekli her şeyden şikayet eder olduk. Yolumuzdaki ışığımız, etrafımızı aydınlatamazken en çok da benden uzaklaştık. Ve bu durum şükretmeyi unutturdu, eleştiriyi arttırdı. Mümine Yıldız bunları naif ve hülyalı bir sesle çizerken bize de şükür kavramını yeniden tattırıyor. Sindirerek okunması lazım diye düşünüyorum. Kitapta bolca kendini tekrarlar var o yüzden yeri geliyor sıkılmalar yaşanabiliyor. Ama öyle bir yerde o kadar farklı bir hayat hikayesi anlatılıyor ki yeniden bağlıyor. Şunu eklemeden yapamayacağım kitaplığımda çok uzun süredir var her elime aldığımda geri bırakıyor ve bir türlü okuma yoluna gidemiyordum. Anı unuttuğum, geçmişin elemine, geleceğin endişesine bolca düştüğüm bir dönemde belki de Rabbimi hatırlatmak için okunma anını beklemiştir bu kitap, Mümine Yıldız'ın da söylediği gibi...