Vahşi Hafiyeler
Bu iş çok karışık ama bir deneyeyim.
"Meksika'da Kaybolan Meksikalılar" ilk bölüm, günlük biçiminde. Yıl 1975. Roma'daki CIA destekli isyanları hatırlarsak, biraz araştırma yapıp şehri de bir parça gözümüzde canlandırırsak Bolano'nun aralara sıkıştırdığı detayları rahatlıkla anlayabilir, metnin anlatım biçimini gerçeğin atmosferine çpos diye oturtabiliriz.
Her şey Juan García Madero'nun damardan gerçekçilere katılmasıyla başlamıyor, çok daha öncesi var ama günlüğe düşülen ilk bilgi bu olduğu için bunun üzerinden gidelim. Günler ilerledikçe detayları öğreniyoruz, Madero on yedi yaşında, hukuk fakültesinin birinci sömestrine kayıtlı, öksüz, amcasının yanında kalan, Julio César Álamo'nun şiir atölyesine kayıtlı bir arkadaşımız. Arayışın ilk adımları bunlar, Latin Amerika şiirini değiştireceklerine inanan bir grup insandan ikisinin bir amacı var, Tinajero'nun izini bulabilmek. Bunun yanında şiir yazmak ve yaşamak da bütün ağırlığıyla bekliyor. Onca karakterin olaylı yaşamında şiire mutlaka yer ayrıldığını görmenin şiirle doğrudan bir bağı var, yaşamı hiç bilinmeyen bir noktasından kavramak şiirle mümkün olabildiği gibi coşkun bir bakışla izlenen, takip edilen ve sürüklenilen yaşamın kendisine eklenerek de mümkün. Kaynayan bir coğrafyanın hareketli insanlarının yaşamları da şiir gibi olacak kısaca. Tek bir bahisten onca bilgi, sonra onca bilgiye bağlanan başka onca bilgi, olay, mekan, karakter, müthiş bir genişlik. Bolaño anlatıyı genişlettikçe genişletiyor ama bağlantısız bir nokta bırakmıyor sonunda, süper olay. Metin 785 sayfa, genellikle anlatıdan kopulmuyor ama bazı bölümlerde nadiren de olsa anlatı uç veriyor diyeyim, Bolano'nun mizahına göz atma şansımız oluyor.
Şimdi en karışık kısma geldik, "Vahşi Hafiyeler". 1975'te kayboldular, bu bölümdeki röportaja benzer kısımlar 1976-1996 aralığında yapılan konuşmaları ve gerçekleşen olayları içeriyor. Lima'nın ve Belano'nun yollarının ayrıldığını öğreniyoruz, ikisi de farklı ülkelerde sürdürdükleri yaşamları boyunca bambaşka hayatlar yaşıyorlar, sayısız insanla karşılaşıyorlar ve çok acayip işlere girip çıkıyorlar. Her bir hikâye başlı başına bir öykü olarak ortaya çıkabilir, öylesi bir derinlik var. Anlatıcı değiştikçe anlatının sesinin değişmesi olması gerektiği gibi. Yılları takip etmek önemli, kronolojik bir düzende seyretmeyen röportaj tarihlerine dikkat etmek lazım. Bunun yanında Bolano'nun yeteneğine hayran kalmamak elde değil, insanlar ve insanların anlattıkları biriktikçe onca detayın kurduğu köprüler, anlatı parçalarının birleşmeleri büyülüyor resmen.
Artık yaşamımıza devam edebiliriz, Lima'nın ve Belano'nun bir ömürlük serüvenlerini ve yirmi yıllık dense de aslında yüz yıllık bir geçmişin, tarihi çalkantılarla dolu bir ülkenin, bir kıtanın akıbetini şiirin gözünden görerek, aslında roman okumuş olsak da şiirin ışığının düşürdüğü gölgenin roman olduğunu bilerek, iyi bir metnin kıymetini anlayarak.