Sinizmin gazetecilikle bağdaşmadığını, dürüst gazetecilik anlayışını, üçüncü dünya ülkelerinin zorlu şartlarını; sağlam bir ahlâkî duruşun, deneyimin, risklerin üzerinden gazetecinin nasıl olması gerektiği, gazeteciliğin günün yirmi dört saatini kaplayan bir iş olduğunu, devamlı derinleşme, okuma zorunluluğu içerdiğini, bir gazeteci için tarih bilgisinin ne denli önemli olduğunu, gazeteciliğin gerçek anlamda yapıldığında aslında nasıl zor bir meslek olduğunu ve tüm baskılara rağmen sessizlerin sesi olması gerektiğini anlatıyor. Kısacası kitap "dürüst gazetecilik" anlayışının bir özetini sunuyor.
“Serbest dolaşımdaki, özgür, kaçak, başkaldıran, üniformasız ve ruhsatsız, zorbaların korkulu rüyası olan sözcüklere ihtiyaç vardır.”
“Günümüz medyası, birbirlerinden ayrılamayan koyun sürüsü gibi hareket ediyor.”