Night Vale’e Hoş Geldiniz Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Night Vale'e Hoş Geldiniz
Kasaba kendi halinde, çağlar öncesinden günümüze gelmiş bir kasaba, çöldeki en eski yerli halk kadar eski. Tarihi bu kadar. Çöl Çiçeği Bovling Salonu ve Atari ve Eğlence Merkezi var, Tüm Gece Açık Mehtap Lokantası var, Ralphs nam bir süpermarketi var, başka da değinmeye değer bir tek rehincisi var, ona geleceğim. Dört tarafı bomboş, dümdüz. Her kasaba gibi bir kasaba ama bir farkla, burada kuantum gereği gerçekleşmesi mümkün olan şeyler gerçekleşiyor. Bildiğimiz dünyada böyle bir şey pek olmuyor, duvarın içinden geçen insanlarla pek karşılaşmasak da teoride bu mümkündür, atom altı parçacıklar atomları çılgın serseri haline getirebilir, böylece suda yürüyebiliriz. Sonsuzun içinde mümkün ihtimaldir. Mesela rehinci Jackie Fierro, hep on yedi yaşındadır. On yediden bir gün bile almamıştır. Travmasının doğumuyla birlikte aynı yaşa çakılı kaldığını düşünebiliriz, yahut kuark ve arkadaşlarının bir boyut olarak zamanı delik deşik edebilmeleriyle zamandan münezzeh olduğunu da düşünebiliriz. Jackie bir atom altı parçacıktır, kasaba başka bir kuarktır ve bu ikisi ayrılamaz. Gerekirse başka kuarklar oluştururlar ama ayrılmaları mümkün değildir. Metindeki bütün mekanlar ve karakterler kuarkların metaforları olabilir mi, belki. Hatta nötrino bile diyebiliriz Jackie için. "Dünya ve kendisinin onun içindeki yeri bir hiçti ve o, bunu anlıyordu." (s. 9) Nötrino kardeşler normal şartlar altında yüksüzdürler, herhangi bir bilgi kırıntısı taşımazlar, Kurzweil'ın, "Bundan kesin bir şey yaparım ben," diyebileceği elemanlardır. Etkileşime girdikleri zaman, ancak o zaman bir şeyler taşırlar, enerji çalarlar. Eh, mevzular başlar başlamaz dükkanından ve kasabadan çıkamayan, mekandan kurtulamayan Jackie için hareket de başlamış olur. Aralarda fiziğin uç beyliğiyle ilgili göndermeler var, onları alacağım. Jackie'den gidiyorum; belli bir çalışma saati olmadığı için kafasına göre takılıyor, İhtiyar Kadın'ın bir dünya ucuz plastik flamingosunu on bir dolara alıyor. Jackie kendisine getirilen her şeyi on bir dolara alıyor, uzay gemisinden bozona kadar ne getirilirse getirilsin. Bu sırada İhtiyar Kadın evine çağırıyor Jackie'yi, meleklerin kendisini özlediğini söylüyor. Melekler var, cinsiyetsizler, ev işlerini yapıyorlar. İlahi bir kadınla karşı karşıyayız. Aslında çok şeyle karşı karşıyayız ama neyin ne olduğunu mantığımızla veya kuş kadar bilgimizle anlayamayacak durumdayız. Daha ne gariplikle karşılaşabiliriz diye düşünürken işlerin daha da garipleştiğini görmek çok keyifli. Biraz da birikimliysek okur olarak bu metne hazırız demektir, bölümler arasındaki geçişler ve olay örgüsü takibi elimizden öper. Yapboz benzeri bir anlatı dünyası var metnin; anlam veremediğimiz ayrıntılar ilerleyen bölümlerde anlam kazanıyor ve parçalar oturmaya başlıyor. Zaten absürttü olaylar, bir de bu parçaların yerine yerleşmesini beklerken her birine anlam vermeye çalışıyoruz, kolay değil.

Dükkana en son Diane geliyor. "Jackie'ye göre Diane pek çok şeye benziyordu. Çoğunlukla, hem bir mekânda hem de bir zamanda kaybolmuş bir insana benziyordu." (s. 11) Hmm, tamam. Diane oracıkta bir damla gözyaşı döktüğü mendilini on bir dolara bırakıyor, Jackie rehin bırakılan her nesne için bir an ölüyor ve tekrar diriliyor, teşekkür edip müşteriyi yolluyor. Tam dükkanı kapatacakken taba rengi ceket giyen bir adam geliyor dükkana, Jackie çığlık atıyor. Adamın elinde bir çanta var. Bu kadar. Neden çığlık attığını, üzerinde KING CITY yazan kağıdı aldığında neden otuz dolar ve zaman hakkında bir düşünce verdiğini sonra anlayacağız. Adam kendini Emmett olarak tanıtıyor, sonra Elliott olduğunu söylüyor ve dükkandan çıkar çıkmaz karanlığa doğru koşmaya başlıyor, etrafında kum bulutları. Neler oluyor?
Ev. Normal bir ev ve normal bir ev değil. Bu tür bir anlatım şeyleri yerine oturtmamızı zorlaştırıyor ama maksat bu; tekinsiz ve sürekli değişebilen bir doğa kurulmuş. Neyse, on beş yaşında bir eleman yaşıyor evde, Josh Crayton. Annesi Diane Crayton, gözyaşı damlattığı mendili rehin bırakan kadın. Josh bazen bir kuş oluyor, bazen elbise dolabı oluyor. Ergen benmerkezciliği onun istediği kılığa girmesini sağlıyor, adeta bir nanobot bulutu bu çocuk. Sadece iki ayaklı olduğu zamanlarda hoşlandığı kız da ondan hoşlanıyor, bu iyi. Annesiyle arası iyi değil, bu kötü. Arabayı sürerken insan formunu alması yönünde uyarı alıyor, aslında annesi pek çok konuda onu uyarıyor çünkü baba yok, para yok ve ergen bir evlatla uğraşmak kolay değil. Bir de suratı olmayan bir kadın yaşıyormuş evde ama bu olay hikâye için önemli değilmiş. Allah'ım, sen aklıma mukayyet ol. Jackie dükkanı kapıyor, nihayet, çöldeki ışıklara bakıyor. Bu ışıklar her gece belirip kayboluyor, ne olduğu belli değil. Yazı gereçleri kasabada uzun süredir yasaklıymış, kamu refahı için. Tamam. Arkadaşları kasabadan gitmiş, kendi yaşamlarını kurmuşlar ama Jackie orada kalmış, Cecil Palmer'ı dinleyerek günlerini geçirmeye başlamış. Cecil'in deliliğini ayrı bir paragrafta inceleyeceğim, radyoda sunduğu programın delirticiliği akıl almaz bir şey. Bir şey daha, her şeyin keder olduğunu biliyor Jackie, kendisinin dahil. Neyse, elindeki kağıt kaybolmuyor. Çekip atıyor, kağıt elinde. KING CITY yazan. Yakıyor kağıdı, yine avcunun içinde.

Cecil'in haberleri birkaç bölümde bir karşımıza çıkıyor. Beyni yakmadan birkaç şey söyleyeyim, bilinçlilik hakkında bildiklerimizi sayıyor: Kum bilinçli, çöl bilinçli. gökyüzü bilinçli değil. Bitkiler aralıklı olarak bilinçli, bizler bilinçli değiliz ve benzeri bilinç akışları. Pek çoklarının bilgisayar kullanmasına izin yok. Örümceklerin çoğu ağ örmeyi ve daha küçük böcekleri yemeyi tercih ettikleri için örgün eğitime hiçbir zaman dahil olmuyorlar. Az sonra yeni bir insana uyanmanın bilinç kaybı. Taba ceketli adamla ilgili bir şey söylenecek ama ne söyleneceği unutulmuş. Adam kasabalılar tarafından sıklıkla unutuluyor, civarda at koştursa da. Diane ve Jackie'nin hikâyeleri bir noktada birleşiyor, kasabanın dışına çıkmayı başarıyorlar ve yakınlardaki efsanevi King City'ye gidiyorlar, bütün yollar kendi kasabalarına geri dönse de döngüyü kırmayı başarıyorlar ve yasla karşılaşıyorlar; yasları onları hep aynı mekanda tuttuğu için, ceketli adam ikisinin de tanıdığı biri çıktığı için ve açtığı yaralar kapanmak bilmediği için, kasabadaki hemen herkesin yarası adamın ardında bıraktığı yıkıntılardan doğduğu için, her keder için kasaba yerleşim yeri olmaktan çıkıp sürekli kanayan bir yaraya dönüşmüş. VanderMeer'in Bölge'si gibi. Depresyonun çarpıttığı yaşamların arasında mantığa uygun bir şey bulmak zor, bildiğimiz dünyanın sonu gelmiş durumda.

Lovecraft'in evrenine benzetilmiş kasaba ortamı, benzetilecek pek bir şey yok. Özgün bir mekan oluşmuş, belki Keret'in müntehirler için düşündüğü mekana benzetebiliriz biraz. Diyeceğim şu; okunmalı ki kafalar yanmalı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
deras
20.06.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Tavsiye üzerine okudum.. Ünlü bir podcast miş aslında, sonradan romana dönüşmüş. Bahsedildiği kadar müthiş bir şey bulamadım ben.. Fantastik seviyorsanız göz atabilirsiniz..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla