Kitaba başlarken heyecanım büyük fakat beklentim küçüktü. Ancak sayfalar ilerledikçe ve o bildiğim saha içindeki Prekazi'den ayrı olarak bambaşka bir Prekazi ile tanıştıkça hem şaşkınlığım hem de bu büyük isme olan saygım müthiş bir şekilde arttı. Nelerden bahsetmiyordu ki Cevad? Yugoslavya'nın dağılmadan öncesi ve dağıldıktan sonrası hakkında iç acıtan detaylar, Amerika'daki salon futbolu macerası, Türkiye'ye gelişi, Galatasaray ve yaşadığı unutulmaz zaferler, Alp Yalman ve Mustafa Denizli hakkında dobralıkla dile getirdiği görüşleri, edebiyat ile müzik, kapitalizm ve sosyalizm ekseninde dünyaya bakışı, çokuluslu şirketler, Che Guevara, Simon Bolivar, Salvador Allende, Jose Mujica ve daha pek çok konu üzerine öylesine içi dolu ve altı çizilesi sözü var ki Prekazi'nin...
Futbol üzerine görünen fakat kesinlikle çok daha fazlası olan bir kitap. Prekazi'yi bir kez daha sevdim. Çok sevdim. İyi ki yolu bu topraklardan, iyi ki yolu Galatasaray'dan geçmiş.
Çok yaşayasın Cevad Prekazi!