Dünyanın birkaç onbin yıl önce yaşanılan buzul çağından çıkmak üzere olduğu dönemde geçen bir öykü. Bu kitabı elime aldığımda, dünyanın o saf, doğal halinin ve buzul çağı sonlarının tasvirlerini umuyordum. Oysa öykü, sadece Ayla isimli kahraman üzerine kurulmuş. Betimlemeler çok zayıf. Üstüne üstlük, hikaye de pek sürükleyici değil ve çok ama çok yavaş ilerliyor. O kadar yavaş ilerliyor ki (Brezilya dizileri gibi), bir 20 sayfa atlayıp okumaya devam edebiliyorsunuz. Ben mi çok şey umdum, yoksa gerçek bir hayalkırıklığı mı, bunu belirlemek için sabırla okumaya devam ediyorum. Bittiğinde serinin devamı olan ikinci romanı almayacağım ve başka kitaplarla devam edeceğim. Bakalım bir gün bu öyküye dönmeyi isteyecek miyim diye deneyeceğim. Ancak o zaman yaptığım yorumun benim çok şey beklememden mi, yoksa romanın gerçekten zayıf olmasından mı kaynaklandığını tespit edebileceğim.