Şeytan Geçti Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Şeytan Geçti
Aslında insan geçti, başka bir şey değil.
Tohumcu, kitaptaki hikâyelerin hepsini lanetlediğini söylemesinin ardından okura sıkıntıdan başka bir şey vermemelerini diliyor. Biz de Allah'ın kendisini bildiği gibi yapmasını dileyip okumaya başlıyoruz.

Geyik bir yana, toplum baskısını ve insanı ailesine karşı bile yabancılaştıran olayları okurken sahiden de sıkıntıyla doluyoruz. Kuşak çatışması, metropolde hızla farklılaşan hayatların nafile uyum çabaları derken bildiğimiz, duyduğumuz hikâyelerin yansımaları bu karşılaştıklarımız.

Şeytan Tırnağı: Aklına yengesinin taciz edici sözlerinin dalga gibi gidip geldiği, kuaförde çalışan bir bacımız, dedikoducu müşterisine takıverir törpüyü. Her şeyin çözümleneceği nokta orasıdır; onca psikolojik baskıdan kurtuluş yolu küçüle küçüle bir törpüye sığmıştır. Kadın için bir çıkış yolu, özgürlük elde olmadığı için kaybedilen bir şey de yok. "Bunu bir güzel dezenfekte etmem gerek," deyişinde Kabil Canlandı'nın yurt odasından tüfeğiyle kafa uçuran Garrish'inin yansıması var: "Hadi tanrım, yemek yiyelim." Yiyin efendiler, toplum sizi hasta ediyorsa, toplumla aranızdaki mesafe giderek açılıyorsa aksırana, tıksırana kadar yiyin. O cinnete doğru sürükleniyoruz ve bu güzel bir şey. Sartre'ın, Camus'nün, Zweig'ın silahlı adamlarının özgürlüğü lazımdır belki bize.

İki Kişinin Bildiği: Sevgilisi tarafından kandırılıp tecavüze uğrayan kız, dünyasının yıkılması bir yana, bir de ailesinin tecavüzcüsüyle evlenmesini istediğini öğrenmesiyle... Söyleyecek bir şey yok.

Ecel Beşiği: İki sayfalık bir bunaltı. Ablamız yanağındaki morluklara, baba evinin vefasızlığına dayanamaz ve camdan atar kendini, o sırada uyanır. Bunların üzerinden çok zaman geçmiştir, geride kalmıştır her şey. Gençlik, heyecanlar, istekler de geçen o günlerde kalmıştır. Ablanın yapabileceği tek şey, elini sağ memesine götürmektir. Kaybolan bir şeylere ağıt ama çok sessiz, milyonlarca insanın arasında milyonlarca ağıt var ama kim duyuyor?

Fit: Acılar geçidi. Kadıköy Çarşısı'nda, yol ortasında bağıran bir kadın, okuldan alınıp evlendirilmek istenen bir kız, annesi daha fazla dayanamayıp intihar eden bir kadın daha, biraz daha kişi, karşılaşırlar yolda. Şöyle bir bakıp geçerler birbirlerine, en yakın oldukları noktada en uzaktırlar. Topluma olan bağlılıklarını hatırlayıp birbirlerini garipserler, uzaktan geçiverirler. Kurtuluş yoktur artık, toplum iliklerine kadar işlemiştir. En sonunda kafede çalışan kadın, yol ortasında haykıran kadını davet eder, bu olur bari.

Kurt Gözler: Döne ve Fatma'nın buluştuğu cenazede hikâyelerine şöyle bir dokunup kadının bir kez olsun hakkını aldığını görürüz. Fatma, anasının cenazesi kılınırken erkeklerin arkasında olmayı yediremez, karısına kızına eziyet eden adamların duasına ihtiyaç olmadığını, erkeklerin önünde namaz kılmak istediğini haykırır. Hocadan izin çıkar -ki bu noktada bile din görevlisi olması bir yana, bir erkekten izin çıkması da boğucudur açıkçası- ve kadınlar sessizce öne gelirler, erkekler arkada kalır.

Üç dört hikâye daha var, Karadeniz'in havası zaten kasvetli, içim daraldığı için bırakıyorum. O acıları duymak yetmediyse, okumak da istiyorsanız kaçırmayın. Böyle bir şeyi kim, neden isterse. Tohumcu'nun penceresinden lanetlenme hikâyeleri.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
brfff
02.05.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İnanılmaz karanlık öyküler var içinde ama öfkesinin nedenini anlamak çok zor değil. Okurken etrafımızı bu öykülerden çok daha berbat hayatların sardığını fark ediyorsunuz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Sevgi Soytürk
18.10.2019
Her hikayede bir kadın ve bir kadın sorunsalı var.Şiddet,bastırılmış cinsellik,toplumsal yargılar ,ezilen kadınlar.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla