Halide Edip Adıvar, aslında ülkemizde pek çok şekilde değerlendirilen bir yazar olarak karşımıza çıkmaktadır. Belirli bir kesim tarafından bir Osmanlı düşmanı olarak adlandırılıp, bir din düşmanı kimliği altında değerlendirilirken, başka bir kesim onun hakkında vatanperver bir kadın olarak yorumlar yapar ve başka bir kesimden bir ses duyulur;Amerikan mandasını isteyen bir haindi...
Ancak Halide Edip Adıvar bence sadece Türk sinema filmlerine uyarlanmış romanları ile yanınan bir yazardan öteye gidememiş bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Şimdi çoğumuz onun hakkındaki bildiklerimizi gözden geçirirsek muhtemelen Halide Edip Hanım hakkındaki bilgilerimiz Sinekli Bakkal, Vurun Kahpeye gibi yapıtlardan daha ileriye gidemeyecektir. Oysa Halide Edip Hanım bir devirde zor bir görevi sırtına yüklenmiş ve bu uğurda Osmanlı' nın yıkılışında başlayan bir kurtuluş mücadelesinden tutunda Cumhuriyetin kuruluş ve işleyişindeki, sürgün yıllarının gözyaşındaki bir kadındır ve bu tarihi kadını anlamak istememek aslında sadece bir önyargının eseridir. Mina Urgan' ın sosyal ve politik çizgisini bilen pek çok kişiye bir hatırlatma yapmak istiyorum. Aşırı milliyetçi bir kesmin İstanbul Üniversitesini işgal edip, sosyalist avına çıktıkları bir gün, pek çok kişinin faşist olarak nitelendirdiği Halide Edip Hanım, Mina Urgan isimli minik öğrenci hanımefendiyi bu saldırıdan bizzat kendisi kurtarmıştır. Bu da Halide Edip Hanım' ın aslında sadece siyasal çizgisi ile değerlendirilmemesi gerektiğine de bir kısa örnektir. Bence onu anlamak, onun yaşadığı dönemi, onun atlattığı badireleri ve dönemin sürekli değişen yapısını bilmekten geçmektedir. Bu nedenle bu zor yıllarda hayatına devam eden hanımefendiyi tüm yönleri ile Halide Edip Hanım' ı tanımak da yarar vardır.