İslam Ülkeleri Neden Geri Kaldı? & İslam Ülkelerinin Ekonomik, Politik, Sosyal Gelişimi Hakkındaki Yorumlar

Bu kitabı oylayan arkadaşlar kitabı satın almadan kapağına bakıp oylamış sanırım. Yazarın öngörüleri, düşünceleri gayet doğru ve yerinde.

İslam dünyasındaki 8. ve 13. yüzyıllar arasında astronomi, matematik, felsefe, tıp başta olmak üzere pek çok alanda öncü olma rolünü göz ardı edip yalnızca klişe kavramlar üzerinden bir değerlendirme yapmak doğru değildir. Kitapta incelenen meselelerden bir çoğu bahsettiğim dönem içerisinde de geçerlidir. Dolayısıyla yükseliş ve gerileme dönemleri mukayeseli bir bakış açısıyla değerlendirilmelidir.

Başta sermaye düzeni olmak üzere hakim ve konjonktürel değerlerin tazyikiyle insanlığın rotasını değil İslam'ın o "ideal" noktaya gelemeyişini sorgulayan ilginç bir çalışma. Bir bakılabilir, böyle düşünenler de çıkabiliyor nitekim.

Kitabın önsözüne bakarak yorum yapacak olursak; 1920 lerde iyi bir sonuç verebilirdi. Ancak 2020 de her türlü bilgiye kolay ve hızlı ulaşılan bir çağda, sanayiye 1960 dan beri göç veren bir ulusu tanımlamayan bir kitap. Bir ülke gelişemiyorsa; toplumun faşist bakış açısındandır. Alt yapısı böyle olan bir toplumun kültürü, inancı, ahlakı ve her türlü gelişime bakış açısı bu yönde olur. İnsanın insana saygısı gelişimin ilk adımıdır.

Kitap tanıtımını okudum arkasından yazarın şahsını ve ilgi alanlarını inceledim. Sonuç: yetersiz araştırma, önyargı ve taraflı tutum. Kitap yazarın zihniyet okuması açısından istifade edilebilir. Fakat akademik ve objektif bir eser olmadığı kanaatindeyim. Yetersiz araştırmadan dolayı orman katliamı denilebilir mi? Bilmem...

Tipik batıcı kafası ile yazılmış. Yani modernizm neyi emrediyorsa zihninin nasıl düşünmesini istiyorsa öyle yapmış İsmail beyi. Bilginin yaşamın hayatın kaynağını ilahi olanda değil, ilahi olanın yarattığı beşer üretimi idolojiyi alırsanız maalesef böyle oluyor....

kitap taraflı yazılmış ve pek alakası olmayan bir kitap

Önermiyorum. Taraflı ve yeteri araştırılmamış... Sorun İslam’da değil Müslüman’da...

Kitabın özet kısmında bile bir sürü eksik ve yanlış yer varken içeriğini tahmin etmek çok da zor değil. Tam araştırılmamış ya da taraflı yazılmış olduğunu düşündüğüm bir kitap. Sadece ‘İslam’ın boş bıraktığı alanlar’ denmesi bile bu kanıya varmamın kanıtıdır. İslam hayatımızın bir kısmını değil tamamını en güzel şekilde kapsar; islamda değil Müslümanlarda eksiklik vardır.

Allah bilir dedin mi araştırmaya gerek duymazsın.. her okuyanın farklı anlamlar çıkardığı sonra bi takım zevatın bu anlamları akla mantığa uydurmak için kırk takla attığı bi kitap insanlığı iyiliğe doğruluğa ulaştıramaz.. e=mc2 formülünü bütün fizikçiler aynı anlatır. Kadınlar tarladır minvalindeki ayeti 1000 dinci 1000 kere farklı anlatır..

“İslam, kaderi ön plana çıkartırken, hayatın da her alanına müdahale edip düzenlemeler getirmek ister.” Şüphesiz her insana kendi emeğinden başkası verilecek değildir. (Herkes ancak hak ettiğine erişecektir.) necm 39. Bu ayeti kerime ışığında tekrardan gözden geçirmenizi tasviye ederim. Ayrıca müslümanların bilimden uzaklaşmasının en büyük sebebi Kuranı terk edilmiş olarak bırakmalarıdır. İslam bir yaşam tarzıdır. Kişilerle ilişkilere kadar düzenler. Hatta akledin, sorgulayın diye de ilme ve bilime teşvik eder. Özetle aslında sorunu hepimiz biliyoruz. Çözüm getirecek somut önerilere ihtiyaç var artık. Nereden başlayalım derseniz tabi ki Kuran’ı orijinal dilinden okuyup anlamaya çalışmak ve hayata uygulamaktan. Aksine Kuranı terk edilmiş olarak bıraktığımız sürece içinde bulunduğumuz aşağılık kompleks durumdan çıkamayız.

Yazar, İslam denince ne anlıyor? İslamı anlama ile ilgili önce sağlam bir metodolojiyle yaklaşılmalı. DİN, sadece Kur'anda bildirilendir. Kur'anın dışındakiler asla DİN değildir. Hadis bilgileri, siyer, fıkıh, kelam bilgileri, tasavvuf bilgileri din değildir. Kur'an dışındaki kaynaklar beşeri, içtihadi yönü olan öznel çabalardır ve Din olarak görülemez. Zaten hadis, siyer, fıkıh kaynakları içinden Kur'ana aykırı binlerce rivayet var. Müslüman toplumlar, Kur'ana değil, Kur'an dışı kaynaklara itibar ederek bir Din algısı oluşturdular. Kur'an dışı din algısı insanının aklını köreltir, düşünmeyi donuklaştırır. İslam hakkında yorum yapacak araştırmacıların bu hususa dikkat ederek hareket etmesinde fayda var.

Laik Kemalist taraf ne demek ? Halkın laik olmasını isteyen kim? Devlet laik olsun yeterli. Hiçbir ülkede halktan böyle bir beklenti yoktur. Atatürk’ün laiklik anlayışı devletin laikliğidir. 15 Temmuz’da gördük ki bu oldukça önemli ve elzem. Partizan ağızları artık bırakın.Düşman değiliz. Aynı gemideyiz.

açıklama kısmı çok yanlış! islamı doğru bilmeden, anlamadan islam ile ilgili açıklamalarda bulunmus yazar, bu da diğer (islamı bilmeyen) kişiler tarafından yanlış bir kaynak olmaktadir

İslam ülkeleri neden geri kaldı? Bu kitap bilimin aydınlık yüzünü izleyenlerin kitabı. Özellikle genç dimağların böylesine faydalı kitaplarla kendi gelişimlerini tamamlama yolunda önemli bir adım atacağını düşünüyorum.

Kitabın açıklama kısmı bile bir sürü yanlış bilgilerle dolu kitabın içeriğini düşünemiyorum.
Yazar kısacası islam dünyasının gelişebilmesi için laik olması gerektiğini savunuyorum.Yüce yaradanımız sanki hatalı iş işlemiş.Açıklamanın ilk kısımlarında kaderden dem vurmuş yazar ama kuran ı kerimde BİZ HER KULUN KADERİNİ KENDİ ÇABASINA BAĞLADIK diyor. İslam hakkında birşey bilmeden kitap yazmış ve sonuç olarak ortaya hüsran dolu bir eser çıkmış.Bu kitap en azından laik kemalist tarafların düşüncesini anlamak için okunabilir.