Fethi Naci usta bir eleştirmen. Sait Faik üzerine düşünen,yazan bir edebiyatçı.
Sait Faik'in Maupassant tarzı öyküden Çehov tarzı öyküye geçerken özgür bir öykü yarattığını belirtir. "Olay" öyküsü Türk edebiyatında Sait Faik ile yerini "kesit" öyküsüne bırakır.
Bir de halkın dilini kullanarak anlatımı sade, anlaşılır, tekdüze olmayan bir hale getirir.
"kıpkırmızı kızardı,tükürüşle tükürdü
gülümseyişle güldü, yürüyüşle yürüdü"
gibi değişik anlatım olanakları kullanan öykücümüzün öykünün söyleyişini durgunluktan, uyuşukluktan kurtardığını belirtiyor Fethi Naci.
"Zaman zaman sayıklama zaman zaman çığlığa dönen bir dildir bu." der.
Sait Faik'i her yönüyle tanımak, onun İstanbul ve doğa sevgisini, dil ve söyleyişini daha iyi yakalamak için bu usta eleştirmenin kaleminden okumak gerekiyor.
Bir ek yapmak gerekirse :
Sait Faik'in öykülerinde kullandığı dil de yazarın söyleyişi gibi savruk olduğundan öykücümüz Türkçe öğretmenliği yapmış olmasına rağmen sık sık dil yanlışlarına düşer.
Örnek :
"Mavi gözlerini gözlerime verdi, hafifçe kanlı idiler."
Burada " gözlerini gözlerine vermek" sözü ile anlatılmak istenenin ne olduğu pek anlaşılamıyor. Bir de ikinci cümlenin başına" gözleri" getirilse ve yüklem tekil yapılsa kurallara uyacak.
Ama bakalım Sait Faik'in kurallara uyma gibi bir sorunu var mı?