Kültepe Tabletlerine Göre Eski Çağ Anadolu’sunda Diplomasi ve Uluslararası Antlaşmalar Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
zafer saraç
14.06.2023
Kültepe Tabletlerine Saklı Diplomasi
İnsanların topluluk halinde yeryüzünde kendilerini göstermelerinden itibaren sınırların oluştuğu bilinir. Hudutlar yeni problemleri beraberinde getirir. Artık, bölgelerin paylaşımı için ortaya çıkması olası bir çatışma durumu söz konusudur. Bununla beraber sınır ve çatışma derken, insanlıkla yaşıt olan savaşların tarihi başlar. Mücadelesiyle karşı tarafa taleplerini dikte etmek isteyenlerin sert ve pervasız hallerini yumuşatmak da öyle kolay değildir. Ama Yunus Emre’nin dizelerinde olduğu tarzda bir sonuç da mümkündür: “Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı/ Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”. İşte tam Bizim Yunus’un bahsettiği yerde araya “söz” yani “diplomasi” girer. Bu noktadan sonra iş kılınca değil, kaleme düşer.

Kalemin yazmaya başladığı ilk günden itibaren diplomasinin hikayesi başlar. Bunu nereden mi biliyoruz? Şöyle ki Tolga Bilener ve Efe Sıvış, bundan üç bin küsur yıl önce yazılmış Kültepe tabletlerini diplomatik olarak yorumlar ve ortaya çıkan bilgiler diplomasinin öyküsünü başlatmakla beraber fazlasıyla şaşırtıcıdır. Üstelik tarih literatürümüzde kemikleşmiş bir bilgi de eser sayesinde revize olur. Malum bilinen ilk yazılı antlaşmanın MÖ XIII. yüzyılın başında imzalanan Kadeş Barışı olduğu neredeyse her tarih kitabında zikredilir. Fakat tarihçinin kaba kalıpları yazı, kâğıt ve imzanın bir araya gelen bileşimin iki büyük devlet (Mısır ve Hitit) tarafından onaylanmasını antlaşma olarak kabul eder. Peki Kadeş’e kadarki devlet yapılarının aralarında yaptıklarını kil tabletlere nakış nakış işledikleri sözleşmelerin nasıl nitelenmesi lazım? İşte bahsedeceğimiz kitap, bu soruya cevap ararken Kadeş’in öncesinde yapılan antlaşmaların diplomatik olarak ispatına uğraşır.

Eserde hedeflenen amacın bir ispata dayanması, konuyu bilimsel tabana oturttuğu gibi disiplinler arası bir ortaklığı da zaruri kılar. Yani yapılan bir antlaşma diplomasi ve tarih ilminin penceresinden farklı görünmekle beraber elde edilen bilgilerin mezcedilmesi sonucu anlamlı neticeler ortaya çıkar. Bir kere tarih malumatı verir ama bilgiye anlam kazandıran onun disipliner olarak test edilmesidir. Zira tarih disiplini Anadolu şehir devletleri arasındaki antlaşmaları Kadeş Barış Antlaşması’yla kıyaslar ve antlaşma olmadıkları yönünde hüküm verir (s.155). Ama bu yeterli olmayıp testin uluslararası ilişkilerin ana kaideleri merkeze alınarak yapılması gerekir.

Medeniyetler beşiği Anadolu’nun Koloniler Çağı’na (MÖ 1920-1750) bakıldığında, Asur Devleti’nin Küçük Asya (Anadolu) ile yoğun bir ticari ilişki kurduğu görülür. Üstelik bu ilişkiyi çok uluslu yapan, tarafları birer devlete çeviren birçok bulgu vardır. Tabii günümüz okuru olayı sadece tarih disiplini çerçevesinde değerlendirmeye temayül eder. Bunu tersine çevirmek için eserde ilk bölümde tarihsel arka plan verildikten sonra ikinci bölümde diplomasi hakkında genel geçer bilgiler verilir.

İkinci bölümde diplomasi, devlet, uluslararası hukuk ve antlaşmalar hakkında verilen bilgilerin okura güçlü bir perspektif kazandıracağı savunulabilir. Hatta yapılan bilgi sunumunun diplomasinin ve uluslararası hukukun güçlü kalemlerinin referans alınarak yapılması, antlaşmalar üzerindeki değişkenlerin daha iyi idrak edilmesini sağlar. Bölüm sonunda akılda kalanların sadece geçmişe ilişkin olayların değerlendirilmesi için bir dayanak olmasından ziyade günümüzdeki olayların da daha iyi anlaşılmasına kapı aralayacağını düşünmek şaşırtıcı olmaz. Zaten insan ve toplum ilişkilerinin doğasının değişmezliği düşünülürse günümüzün gözlüğüyle de tarihe bakabilmenin bazen mümkün olduğu anlaşılır. Yine bu bölümün yazarların uzmanlık alanı olmasına binaen yer yer ağır terminoloji ve bakış açısı içermesine rağmen bunun eserin bütünü düşünüldüğünde sunulan teze güçlü akademik bir taban oluşturduğu dikkatten kaçmaz.

Üçüncü bölümde ise, Kadeş’ten önce imzalanan antlaşmalar masaya yatırılır. Günümüzün uluslararası ilişkiler ve diplomasisinde kullanılan parametrelerin her bir antlaşma (Eski Çağ Anadolu’sundaki Kültepe’den çıkarılmış üç tablet-üç antlaşma) baz alınarak uygulanmasının çağımızın antlaşmalarıyla Koloni Çağı’ndakilerin aşağı yukarı benzer özellikler taşıdıklarını kanıtlar. Aslında bu kısmın mantığı basittir. Günümüzdeki diplomatik antlaşmaların taşıdığı özellikler Eski Çağ Anadolu’sundaki antlaşmalara uygulanır. Sonuçtan tarafların birer devlet, aralarındaki ilişkinin diplomasi ve imzalanan belgenin uluslararası bir antlaşma olduğu kanıtlanır.

İkinci bölümün aksine üçüncü kısmın anlaşılmasının kolay olması, eserin hitap ettiği kitlenin genişlemesine neden olmaktadır. Diplomasinin ağır kaide ve kurallarının aksine tarih anlatısının masalsı yönünün ön plana çıktığı tabletlerden sentezlenen olgu sunumları okura daha geniş ilmi bir bakış açısı kazandırmaktadır. Geçmişle günümüzün çağdaş diplomasisi arasındaki paralelliklerin bazen fazlasıyla somut örneklerle sunulması ise olayın akılda kalıcı yönünü güçlendirmektedir. Tarih sunumlarında günümüzle çağrışım oluşturacak bilgilerin verilmesinin artı bir faktör olduğunu düşünülürse yazarların tavrı evladır. Örneğin, eserin dizinine bakılacak olursa günümüz diplomasisinin başat aktörü ABD on beş kez geçmektedir. Bu örnek bile eserin merkezinin sadece tarih üzerine kurulmadığını kanıtlamaktadır.

Eserin dördüncü bölümü ise tezin mihver noktasının ne olduğu konusunda okurunu kendi merkezine çekmek için kullanılır. Zira tarih anlatısında ilkler önemli bir yer tutar. Tarihi bir olay anlatılırken ilk kez ne zaman yapıldığı zikredilir. Kadeş Antlaşması’nın ilk olduğu fikrinin yıkılmasıyla beraber tarih anlatısı merkezinde şekillenen terminolojiye de eleştiri getirilir. Misal Asur ve Anadolu arasındaki ilişkilerin olduğu çağa Koloni Çağı denilmesinin tabi metbu ilişkisine gönderme olabileceği bunun da diplomasinin doğasına ters olduğu, Asur ve Anadolu devletçikleri arasında eşitliğin vuku bulduğu hatırlatılır.

Tarihi bilgi Asur çağından kalma şifresi çözülmemiş Kültepe tabletleri gibi açılmamış şifreli bir kasayı andırır. Tarihi bilginin salt bilgi olmadığının kanıtlanması için tarihe yardımcı bilimlerin anahtar olarak kullanılması elzemdir. Bu sayede tarihi bilgi ilk anlamından daha güçlü bir ifade kazanır. Hele hele zengin bir yorumla sunumu yapılırsa tarihi bilginin basit bir esatir olmadığı net bir biçimde kanıtlanır. Tarih, içerdiği yazılı kaynaklar ve arkeolojik verilerle beraber hazineyi andırır. Tarihin içerdiği cevherler ise kuyumcu hassasiyetiyle değerlendirildiği zaman anlam kazanır. Bu açıdan eserin tarihi bilgiye değer kattığı ve yeni değer artırımlarının da müjdesini verdiğini düşünmek mümkündür.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
halukacar
05.04.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
tükenmeden kütüphanenize koyun derim
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Gasprinski
04.09.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Muhteşem bir eser. Kültepede iz bırakan medeniyetlerin gücünü görmek de bir hayli şaşırtıcı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
osman kaya
28.09.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kütüphaneye eklenmesi gereken bir kitap
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Melih Yüksel
07.09.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Eski Anadolu’nun Protohistoryasını gözler önüne seren Kültepe tabletleri dönemin her alanını göstermektedir. Ayrıca bu sayede karanlık bir dönem de aydınlanmaya başlamaktadır. İşte bu eserde de diplomasi ve uluslararası anlaşmalara değinilerek bir coğrafyanın tarihi aydınlatılmaktadır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
fthusl
27.07.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Aslına bakılırsa gecmişten bugüne antlaşmalar konusunda pek fazla birşey değiştiği söylenemez çağlar değişsede istekler ve şartlar hemen hemen her devirde aynı. Eskiçağ medeniyetlerine ilgi duyanlar için güzel eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-302053
04.07.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
selengenin hızına yetişemiyoruz.birbirinden kaliteli eserler yayınlıyor.anadolu tarihini anlamak için okunmalı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-3905854
10.06.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Eski çağ anadolu ve mezopotamya uygarlıklarına ilgi duyanlar için güzel bir eser
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
cokcirkin
23.04.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
En çok ilgimi çeken konulardan biri düşünmeden aldım.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Ramazan Erişken
15.04.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Beklediğimin tam tersi bir kitapla karşılaştım ancak güzel bir çalışma olmuş. Eskiçağ ile günümüz uluslararası ilişkilerini ele almış.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
S.Dinler
24.04.2020
Kurtuluş Savaşı dönemindeki halk ve entellektüel çevrelerin sürece bakışını anlatan bir kitap. Süreci yansıtması açısından güzel bir kitap ancak yazarın bu kitabın devamı olarak sayılan diğer kitabı olan Ankara kadar akıcı okuyamadım.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla