Geçiş Ayinleri & Deniz Üçlemesi 1 Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Geçiş Ayinleri
Üçlemenin ilk kitabı. Yıllar önce sahaflardan birinci ve üçüncü kitabı bulmuştum, ikincinin denk gelmesini beklerken Sel'in seriyi tekrar bastığını gördüm. İkinciyi alır almaz okuyayım artık dedim, on yıldır okunmayı bekleyen kitap da mutlu olmuştur sanırım. Şu an önümde duruyor. Selamı var. Pek bir sorun çıkarmadı şimdiye kadar, en fazla birkaç kez düşmüştür ama suçu üstlenecek kadar vicdan sahibiyim. Aynı şeyi yer çekiminden de bekliyorum. Bakalım.
İzole edilmiş bir ortamdaki insanın davranışlarını inceleyen yapıtlar iyi. En krallarından birini Golding yazmıştı zaten, şimdi başka bir deneyini gözlemliyoruz. Yapay bir adada, 19. yüzyılın başlarında birkaç soylu, birkaç subay, bir kaptan, bir vaiz ve bolca göçmenin yer aldığı gemide, İngiltere'den başlayıp Avustralya'da bitecek yolculuğun tanığıyız. Edmund Talbot nam anlatıcının tuttuğu günlükten, aristokrat bir kalemden izlediğimiz olaylarda sınıf çatışmalarını bolca görecek, serüvenden serüvene koşmazken İngiliz toplumunun sıkı bir yergisine şahit olacağız.
Talbot, "Lord Cenapları" dediği vaftiz babası sayesinde Sydney'de iyi bir göreve veriliyor ve hamisinin yolculuk boyunca her şeyi yazıp kendisine göndermesi yolundaki isteğini yerine getirmek için ilginç hadiseleri günü gününe -olabildiğince- kaydediyor. Dahil olduğu soylu sınıfın bakış açısıyla değerlendirdiği olaylara karşı okur olarak farklı bir konum alınabilir, böyle olması da lazımdır, Talbot'a güvenilmez denemez ama çağın toplumsal normlarına bağlı olduğu için anlatısı anlamsal olarak çoğaltılmaya müsaittir. Neyse, bu herif gemiye yerleşir ve leş kokusundan şikayet eder, kendisine hizmet eden Wheeler kokuya alışması gerektiğini söyler. Ortak yaşam alanında herkesin ister istemez kabul edeceği bir paylaşımdır bu, sınıfları ortadan kaldıran bir dayatmadır. Sosyal yaşamda belki hiçbir zaman bir araya gelmeyecek insanlar gemide ilişki kurmak zorundadır, koku da bundan kaçınılamayacağının sembolüdür. Talbot'un bir diğer çabası da denizcilerin dilini anlayabilmek için terimleri öğrenmeye çalışmasıdır. Gemide kendisine yabancı bir nokta kalmaması için elinden geleni yapar, ne kadar eğreti gözükse de.
Hastalanır, yatağa düşer ve denize alışınca ayaklanır, rüzgarı ve deniz suyunu hisseder, keyfinin yerine geldiği sırada sağa sola yalpalayan vaizin üzerine kusmasını ayıplar ve adama karşı ilk kez bu an hoşnutsuzluk hisseder. Fikirleri de bu olay ekseninde biçimlenmeye başlar; denizin orta yerinde felsefeye ve dine ihtiyaç var mıdır? Rüzgar ve damlalar bunlara ihtiyaç duyurur mu? Vaiz Colley için tanrının deniziyle karası arasında hiçbir fark yoktur, gemide de ayin yapılabilir, tabii Talbot için tirandan farksız olan Kaptan Anderson'ın yüksek müsaadesi olursa.
Anderson bu tahta adanın kralı konumundadır, emirlerine uymayan vaizi feci çarpmıştır ve Talbot'ı da çarpacakken genç adamın kim olduğunu öğrenir, kaptanlığının elinden alınmaması için ikili ilişkilerinde uysallaşır. Vaize karşı acımasız davranışlarına engel değildir bu, adamın acı çekmesi için elinden geleni yapar. Tek bir an, tek bir anlatıcı. Gizli nedenlerin doğurduğu sonuçlar konusunda Talbot kişiler hakkında bir şey öğrenir öğrenmez kişilerin davranışlarını da sınıflar ve bilinmeyen noktayı aydınlatır. Kaptanın vaize karşı sürdürdüğü despotizmin sebebi kitabın sonunda ortaya çıkar ama oraya girmeyeyim. Sonuç olarak Talbot sürekli deneyim ediniyor, okuldan çıkmış genç bir çocuk olarak iktidarın doğasını çözmeye çalışıyor, gemideki hiyerarşinin oluşumunu anlamlandırıyor. Ona göre demokrasi bir hastalık, insanların yönetilmeye ihtiyacı var. Bu noktada, hatta vaize hissedilenler konusunda da fikir ayrılıkları mevcut. Prettiman nam bilgin karakter, her türlü batıl inanca ve aklı zincirleyen benzer hurafelere -din de bunlardan biri- karşı olduğu için vaizi sevmiyor ama içinde bir parça tanrı korkusu olanlar vaizi maruz kalacağı şiddetten korumaya çalışıyorlar. Bir noktaya kadar başarılı da oluyorlar.
Talbot birader gemideki kadınlardan biriyle gönül eğlendirdikten sonra başını yakacak bir mektubu vaize kilitlemeyi düşünecek kadar sevmez adamı. "Aslında bir koyuna dönüşmesi gereken bir yaşam kıvılcımı da yine tesadüf eseri bu nitelikleri kendine mal etmişti. Neticede ortaya çıkan, bu din adamı parçasıydı işte." (s. 62) Kilise yoksulların toplandığı bir yerdir, fazlası değil, tanrı da bu bağlamda seçici olmadığı için değer bulmaz. Kodamanlığın kitabını yazan Talbot, adamın inceliğinin zayıflıktan kaynaklandığını düşünür ve bir köpeğe nasıl davranırsa adama da öyle davranmak ister bazen, yine de insanlığını hatırladığı zamanlarda davranışlarını normalleştirmeye çalışır, vaiz felakete uğrayıp intihar etmeden önce adamla iletişim kurmak için asgari ölçüde de olsa çaba gösterir.
Felaket farstan hallicedir; adamımız sarhoş edilir ve herkesin önünde işemeye başlar. Utancından kamarasına kapanıp altına pislemeye başladıktan sonra uzun süre yaşamayacağını anlarız, nitekim ölür. Talbot, zavallı adamın günlüğünü bulur ve onu okuduktan sonra başını taşlara vurur, çok ince ve iyi bir insanın ölümünü engelleyemediği için vicdan azabı çeker ki Vaiz Colley, Talbot'ın çok iyi bir adam olduğuna dair sıklıkla kalem oynatmıştır. Geminin limandan ayrılmasından itibaren o da hemen her şeyi kaleme almıştır aslında, Talbot'ın güncesinin bir başka versiyonunu, başka bir anlatıcı vasıtasıyla okuruz. Colley gerçekten tanrı ve insan sevgisiyle dolu bir insandır, her ne eziyet gördüyse her şeyi affeder ve insanların doğru yolu bulmaları için çabalar. Tayfaların çok içmemesi için elinden geleni yapar, insanlarla iyi ilişkiler kurmaya meyleder ama başarılı olamadığı malum.
Çeviri hususundaki bir diyalogla Colley'nin yaptıklarını birlikte düşünüyorum. Colley ortak bir dil oluşturmaya çalışıyordu, tanrının ışığında herkesin eşit olduğu, sınıfların ortadan kalktığı bir dünya Cennetin Krallığı demekti. Leş kokusunun diğer kutbu. Oysa aristokrat tayfa, çevirinin başarısızlığını dile getirirken bu ayrıklığı da anlatır ve bir araya gelmenin imkansız olduğunu söylemiş olur. Küçük bir örnek; daha Talbot bir araya gelememiştir ki kaptana boyun eğmeyeceğini söylerken insanlara boyun eğdirmenin hayalini kurar, kendisi hakkında yapılan bir dedikodunun nesnesi olarak, kendisini detaylandıran onca söze rağmen başkasını görür. Ne olursa olsun kendisinden umudu kesmemek gerek; Colley'nin toplu ibadet girişimlerini desteklemek amacıyla tuttuğu günlükten ve günlüğü okuyacak nüfuzlu şahıstan bahsederek kaptanın gözünü korkutur, vaiz için izin alır. Tamamen kendisini düşünse de iyiliğin saf doğasıyla tanışır tanışmaz değişimi de başlamış olur. Diğer iki kitapta ne olduğunu göreceğiz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
mavi ..
18.12.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
üçlemenin ilk kitabı, ancak ben 3 kitabı da okuduğum için konuya direkt gireceğim, ilk iki kitabı sevdim, denizcilik terimleri çok olsa da kitabın çekici bir üslubu vardı, fakat son kitap bana biraz zorlama geldi.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
mtmb
15.11.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
William Golding'in kendine has bir üslubu var. Sakin bir ortamda sindire sindire okumak gerekiyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
mbyblt
21.08.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Yazarın okuyacağım ilk eseri. Seriyi tamamlamadan başlamak istemedim. Konusu oldukça dikkatimi çekti. Güzel bir eser olmasını umuyorum. Nobel ödüllü bir yazardan okumakta ayrı bir merak uyandırıyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
liberdesign
06.08.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Oradan buradan kopyalayıp yapıştırmasanız keşke de okuyup yorum yapsanız. Kitap biraz yavaş ilerleyen ve zaman zaman da anlaması güç olan bir eser. Serinin ilk kitabı olduğu için belki de konuya alışmak biraz uzun sürüyor. William Golding kitaplarıyla kıyasladığımızda ortalama olarak Serbest Düşüş ile Piramit arasında diyebilirim. Golding severlerin bu kitabı da seveceğini düşünüyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
Lasagne
12.08.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Üçlemenin ilk kitabı Geçiş Ayinleri’nde, vaftiz babasının torpiliyle yerleştirildiği resmi görevine başlamak üzere olan Edmund Talbot’ı taşıyan savaş gemisinden bozma köhne yolcu gemisi, İngiltere’den Yeni Dünya’ya varmak üzere demir alır. Bir lord edasıyla güverteye adım atan genç adam bütün yolculuğu günlüğüne kaydeder. Gemiciler, askerler ve göçmenlerle dolu gemide daha ilk günden kaptanla iktidar mücadelesine giren küstah Talbot, su üzerindeki bu küçük dünyanın koşullarını kabullenmeye çalışırken beklenmedik olaylarla karşılaşacaktır. İngiliz sosyal ve sınıfsal yapısına has özelliklerin, güvertenin tümüne ve kamaralara sızdığı bu klostrofobik gemi, bir utanç tiyatrosuna sahne olacaktır. William Golding’e Booker Ödülü de kazandıran Geçiş Ayinleri, insanın karanlık yönlerini açığa çıkaran, doğruyla yanlışı alaşağı eden, kutsalı parodileştiren olağandışı bir kurgunun, yazarın edebi dehası ve dil işçiliğiyle yoğrulduğu, klasikleşmiş bir eser. Seri Yan Yana ile devam ediyor!
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
fredyyy 19.05.2006
William Golding'in 'Deniz Üçlemesi' diye bilinen üç kitabının ilki olan 'Geçiş Ayinleri' yayımlandıktan kısa bir süre sonra Booker McConnell ödülünü almıştı. Nobel ödüllü yazarın, İngiliz toplumsal yaşamını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendiği bu kitap, 19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere'den Avusturalya'ya giden ve farklı kesimlerden insanları barındıran bir gemide yaşanılanları anlatıyor. Romanlarında insanların karanlık yönlerini ortaya çıkaran Golding'in üçlemesinin diğer kitapları 'Yan Yana' ve 'Aşağıdaki Yangın'
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla
nalan75 03.02.2006
William Golding''in deniz üçlesinin ilki olan Geçiş Ayinleri, 19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere'den Avustralya'ya vali olarak atanan, Edmund Talbot''un, ağzından, bir 'gemi'nin yolculuğu.. Talbot ile birlikte okyanusları denizleri aşarak bir gemi yolculuğu yapacaksınız. Ayrıca denizcilikle ilgili pek çok terimi de öğrenecek, denizlerin büyüsüne kendinizi kaptıracaksınız. özellikle denizlerle ilginiz olmasa bile bu kitaptan sonra ilgileneceğiniz kesin... Herkese iyi seyirler..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (8)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla