“Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.” Kitabın bu son cümlesi insanların cahilce yaptıkları yanlış işlerin başlarına ne türlü sıkıntılar açabileceğini, onları nasıl per perişan edebileceğini ama yine de en onulmaz durumlarda bile tek çarenin kendileri olduğunu, hiçbir durumun sonsuza kadar devam edemeyeceğini, kötü gidişi bazen tek bir hareketin bile durdurabileceğini sorgucu bir akılla ya da bunalmışlığın verdiği cesaretle ve refleksi bir hareketle yıkılmaz sanılan nice duvarların yıkılabileceğini, ayağına bağ olan her türlü prangalardan kurtulabileceğini anlatması bakımından oldukça önemlidir. İnsan yeter ki inansın, istesin ve yapsın. Amma ihtiyari amma gayri ihtiyari hiçbir eylem sonuçsuz kalmaz, hedefe ulaşamayan tek yolcu yola çıkmayandır.