Bir Şarkiyatçı Kaleminden İslam Devletleri Tarihi
İslam Devletleri Tarihi kitabının yazarı, Stanley Lane-Poole (1854-1931), oryantalist çalışmalarıyla bilinen bir aileye mensup olarak dünyaya gelmiş. Babası, babaannesi, amcası, büyük amcası İngiltere’nin tanınmış oryantalistlerinden. Kendisi de aile büyüklerinin gittiği yoldan gitmeyi tercih etmiş. Oxford ve Dublin Üniversitelerinde okumuş ve doktora sonrasında bir müddet “British Museum” bünyesinde İslamî sikkeler bölümünde çalışmış. Sonra Mısır’a gidip arkeoloji araştırmaları yapmış. Ülkesine dönünce Dublin Üniversitesi’nde Arapça profesörü olarak akademik hayatına devam etmiş. Verimli çalışmalarının sonucunda, içlerinde Türkiye’nin ve Mısır’ın da olduğu İslam dünyasını konu edinen (kimisi cilt cilt) onlarca akademik eser bırakmış. “Endülüs & Arapların İspanya’yı Fethi ve Sonrası”, “Osmanlı Tarihi & Ulusların Öyküleri”, “Selahaddin”, “Ertuğrul Gazi’den Sultan II. Abdülhamid’e Osmanlı’nın Hikayesi”, ülkemizde şu an satışta olan eserlerinden bir kısmı olarak gösterilebilir.
İslam Devletleri Tarihi, ilk olarak, harf inkılabından hemen önce Halil Edhem Eldem’in çevirisiyle o dönemin Maarif Vekaleti tarafından “Düvel-i İslamiye” ismiyle bastırılmış (1927). Halil Edhem Bey, pek çoğumuzun “Kaplumbağa Terbiyecisi” eseriyle bildiği ressam ve arkeolog Osman Hamdi Bey’in kardeşi. Eser hakkında şu noktayı belirtmekte yarar var: Halil Edhem Bey, kitabı çevirmekle yetinmeyip asıl içerikteki 139 devlet haricinde 42 devleti de bizzat yazarak kapsamı daha da genişletmiş: “bilahare bazı tadilat ve ilaveler yapılması memleketimizin mütetebbileri için daha müfit olacağını anladığımdan, kitabın taksimat ve heyet-i umumiyesini muhafaza etmek şartıyla, münderecatını tevsi ettim. Bu maksada vasıl olmak için müracaat ettiğimiz mehazlar mahallerindeki notlarda gösterildiği gibi metn-i eserin Rus Ulum Akademisi azasından Profesör Bartold'un 1899'da neşrettiği Rusça tercümesindeki tashihat ve ilavatı dahi Türkçe tercümemize naklettik.” (s. 19)
Eserin ilk kısmında, İslam Halifeleri 10 asırlık bir silsile halinde liste şeklinde sunulmuş. 4 halife ve ardından gelen Emevî ve Abbasi halifeleri bu başlıkta tek tek gösterilmiş. Yazar, anlatımını, coğrafi olarak batıdan başlayarak doğuya doğru sürdürmeyi tercih etmiş. Endülüs Emevileri’nden başlamış, Hindistan ve Afganistan’a kadar kurulmuş olan, büyük ya da küçük olmalarını gözetmeksizin bütün hânedanları, devletleri okura sunmuş (s. 20). İspanya’dan sonra sırasıyla Kuzey Afrika, Mısır, Suriye, Arap yarımadası, Kırım, Anadolu, Irak, İran, Azerbaycan, Kafkasya, Orta Asya, Hindistan ve Afganistan coğrafyası milim milim işlenmiş.
“Hicret-i nebeviyenin on birinci sâlinde (Miladi 632) vuku bulan irtihal-i peygamberden sonra halife unvanıyla hazreti peygamberin kayın pederi ashabdan Ebu Bekir es-Sıddık ehl-i İslam'a emir olarak intihap olunmuştu. Ondan sonra sırasıyla Ömer, Osman ve Ali makam-ı hilafete bil-intihap geçtiler. Bu dört zat Hulefa-i Raşidin unvanıyla maruftur. Onlardan hiçbiri kendi ailelerinde kalmak üzere bir devlet teşkil etmemiştir.” (s. 29)
“Ceziretü’l-Arap namı tarih ve kavmiyet nokta-i nazarından yalnız Arabistan şibih ceziresine münhasır kalmayıp şimal-i şarkî ve şimal-i garbî cihetlerinde bulunan Suriye ve el-Cezire çöllerinin hutût-u fasılasına kadar tevessü eder. Binaenaleyh Hicaz, Asir, Yemen, Aden, Hadramud, Umman, Katar, Bahreyn, Ahsa, Necid, Cebel-i Şammar, Kuveyt ve Şamiye kıtalarını havidir.” (s. 125)
Selçuklular, Atabeyler, Anadolu Beylikleri, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti dönemleri için kitapta üç kısım ayrılmış. (s. 197-302)
“… vuku bulan muharebelerde Ertuğrul'un ifa ettiği muavenetten dolayı Selçuki sultanı hayvanlarına otlak olmak üzere kadîmen Frigya Epiktetos ve o zamandan beri Sultanönü diye tanınmış olan nevahiyi, merkez ikameti olarak da Söğüt (kadim Thebasion) kasabasını vermişti ki bu havali Bizanslılara ait olan Bithynia kıtasının hududu dahilindeyken Ertuğrul tarafından fetholunmuştu. İşte Anadolu'nun bu kısmında iskân eden Ertuğrul doksan yaşını mütecaviz olduğu halde 680 (1281)'de vefat ederek yerine üç oğlundan en küçük olan ve 656 (1258)'de Söğüt'te tevellüd eden Osman Bey kaim olmuştur ki bilahare Anadolu' da teessüs eden Türk hükümeti kendi namına nispeten Osmanlı Devleti diye yâd edilmiştir. Tarih-i teessüsü alelekser 699 (1299) olmak üzere kabul olunuyor.” (s. 291-292)
“Anadolu'da 1919'da başlayan müdafaa-i vatan mücadelat-ı lâyenkatı dört buçuk sene devamdan sonra 18 Rebiyülevvel 1342 (29 Teşrinievvel 1923) tarihinde hitampezir olup mezkûr tarihte Türkiye Cumhuriyeti teessüs etmiş ve ilk reisliğe de Türk vatanının halaskarı Gazi Mustafa Kemal Paşa intihap olunmuştur. Ankara şehri Türkiye Cumhuriyeti'nin merkezi ittihaz edilmiştir. İşte suret-i teşekkülü bâlâda muhtasaran beyan edilen Türkiye hükümeti Avrupa hükümetleri meyanında bir mevki-i mahsus ihraz etmiştir.” (s. 302)
632’den 1927’ye kadar olan oldukça kapsamlı ve uzun bir süreç, listeler, tablolar ve aralarda bir-iki paragraflık yazılarla, adeta bir panorama halinde, 450 sayfaya sığdırılmış. Kitabı, Latin harflerine çevirmek suretiyle derlemesini başarıyla yapan Samet Alıç’ın emeğini takdir etmek gerekir. Zahmetli bir işin üstesinden gelerek eseri, günümüze kazandırmış. Yaptığımız alıntılardan anlaşılacağı üzere o günün diliyle hazırlanan bu eseri okurken, lügat sayfalarından öğreneceğiniz kavramlarla kelime hazinenizin genişleyeceği muhakkak.
İyi okumalar!