Şömiz üzerine, altın yaldız değil, mat selefon 140 gram birinci hamur şömiz üzerinde 'lak' dediğimiz parlak kabartma var ki bu da sözde güncellenmiş sonraki baskıda mevcut! İkincisi ise, Scognamillo'nun başlangıç olarak tanık gösterdiği 1896, halka açık ilk gösteridir. Türkiye'de, halka açık olmasa da, ilk sinema gösterimleri çok önceleri saraylarda ve 1840 dolaylarında Galatasaray Lisesi civarında gerçekleşmiştir. Bu kaynak böylesi bilgiyi içermemektedir. Bu sebeple, daha açımlı, tarafsız değerlendirme olarak, 1995'de Milliyet Yayınları'ndan çıkan Burçak Evren'in, 'Sigmund Weinberg: Türkiye'ye Sinemayı Getiren Adam' çalışmasını öneririm. Üçüncü olarak, bu coğrafyada 'ilk yerli sinema' icraatları sanıldığı üzere, Ali Fuat Uzkınay ile değil, Balkanlar'a ilk sinemayı getiren, kökenleri bir dönem tartışma hususu olmuş Makedon asıllı Manaki Kardeşler'in, 1911'de, V. Sultan Mehmet Reşat'ın Selanik ziyaretini görüntülemeleri idi...