Kimi cılız bir hikaye olarak kalırken, kimi destansı bir kahraman, eskimeyen bir roman olur.
İçe dönük bir çalışmadır İnce Memed, içinde sosyal, ekonomik, politik, felsefi ve teolojik anları tahayyül etmek için çok şey barındırır. Sosyal ve kültürel tarihinde kök salmış ciddi bir Türkiye durumuna ayna tutar. Yükselen sınıfların ortaya çıkışı hakkında cesurca atıflarda bulunur. Dağların ve ovaların güzelliğinden, soğandan, köy ekmeğinden, helvadan ve ekmekten, en çok da emekten söz eder.
Kalpsiz ağaların, acımasız eşkıyaların, çaresiz alt sınıfların haksızlığı normalleştirme alışkanlıklarıyla ortaya çıkardıkları yoğun bencillikleri, gücün neden-sonuç ilişkilerini ve sözde toplumsal konumun bütünlüğünün acı ve şaşırtıcı şekillerde sahnelenişini gösterir.
Yaşamın ve ölümün inceliklerini açığa çıkaran, kötü yönlerine ayna tutmaktan korkmayan Memed'in hikayesini takip ederiz. Aslında annesi Döne, sevdiği kız Hatçe uğruna başlayan, İnce Memed'in davası son derece kişiseldir, pek çoğumuzun da aynı değerleri taşımasından ötürü ise kaçınılmayacak şekilde empatik hisler doğurur. Pek tabii her birimizin etkiye tepki mekanizmamız karakteristik özelliklerimize göre farklı reaksiyonlar geliştirir. Kimi haksızlıklar karşısında cılız bir hikaye olarak kalırken, kimi destansı bir kahraman, eskimeyen bir roman olur.
Doğuştan gelen hayatta kalma içgüdüsüyle, masumane iyilik arzusu arasında gidip gelen küçük Memed'in dokunaklı hikayesinin yanı sıra itilip kakılmaya alışmış, ihmal edilmiş insanların, mahvolmuş hayatların köşe bucaklarına bakmaktan korkmayan, karanlık fakat cesur karakterleri de görüyoruz. Memed'in mecburen şanlı bir eşkıyaya dönüşümü, büyüyüşü ve canı pahasına kıymetlerine sahip çıkışına tanık oluyoruz. İnce Memed, çaresizliğin gerçekliğine kapılmaktan asla korkmadı ve bu özelliği, cesareti ve becerileri sayesinde kendinden takdire şayan bir kahraman yarattı.
'Bazı çocuklar erken büyürler, çocuksu suratlarının altında yaşını başını almış insanların kederlerinden fazlasını barındırırlar. Onların boyunlarını büken yaptıkları işin ağırlığından çok uğradıkları haksızlıklardır. Sevdaları da büyük olur böyle çocukların öfkeleri de...'
Çukurova, Toros Dağları, Anavarza, Tarsus ovalarının aktarılışı, zengin betimlemeleri, akıcı dili, okuru hikayenin içine çeken olayların gerçekçi karakterleri, yöre halkının doğal özellikleri, halk ağzından birebir diyaloglarıyla kah gülümsetir, kah gözleri doldurur Yaşar Kemal. Okuyucunun bu dört serilik uzun soluklu eseri kendine, kendini ise bu romana bir şekilde ait hissetmesine neden olanın, Çukurova'da yetişen yazarın bu toplumun havasından, suyundan, rüzgarından alıp aynı gerçeklik ve samimiyetle okuyucusuna ustalıkla taşımış olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Yaşar Kemal kaleminin kalitesi ve tarzı doğallığından mütevellit muazzam. Elimde serinin ilk kitabını mevcut tutarak bir şekilde ansızın başlayacağım bir zaman kolluyordum. Okunacak listemin kargosunu beklediğim hafta başlamayı tercih edip, ikinci gün sona ermeden heyecanla bitirdiğim şaşırtıcı bir başlangıç oldu benim için. Sonrası malum şu anda yaptığım kitap incelemem ilk üç serinin yorumlamasını barındırdığı üzere, bu hafta serinin üç kitabını keyifle bitirmiş bulunmakta ve sizlere önermek üzere yorum yapmaktayım. Son derece samimi bir eser olduğunu, okurken feyz alarak, heyecan duyarak su gibi okuduğumu söylemek ister, keyifli okumalar dilerim.