Açıkçası kitapla ilgili sayfalar dolusu şey söylenebilir. Ama kısaca geçmek gerekirse; öncelikle takdire şayan bir çalışma; konu ile ilgilenen herkesin okuması gereken bir eser. Ülkücü hareketin 90’lardan sonra ortaya çok da sağlam edebi-referans-kültürel eserler koyamadığı tespiti hayli yerinde görünüyor. Kapak fotoğrafı da çok hoş; hafıza tazelemek ve Türkiye’nin son on-on beş yılını hatırlamak için ideal bir eser. Ancak maalesef yazarların, sosyal bilimci olarak çok da objektif olmadıklarını söylemeliyiz. Verilen örneklerde ekseriyetle yanlı bir tutum sergilenmiş. (Söz gelimi, şiddet radikalist hareketlerin özünde vardır ve sadece ülkücülere mahsus bir kavram değildir; başka gruplar da bundan münezzeh tutulmamalıdırlar. Bu arada Avrupa Kupaları sonrası yaşanan silah sıkma rezaletlerinin de neredeyse tamamen ülkücü gruplara yamanması da bir gereksizlik olarak göze çarpmakta.)