Dişi Kurdun Rüyaları Hakkındaki Yorumlar

Herkesin okuması gereken bir aytmatov klasiği şiddetle tavsiye ederim

Şarkılar herkes içindir.. Harika bir Aytmatov romanı.

Çok güzel bir roman, Aytmatovdan kötü bir eser beklenemezdi zaten. Herkesin okuması gerek.

Okuduğum en duygusal ve güzel kitabıydı.Hele birde anneyeseniz... dişi kurt akbar ın hikayesi gözyaşlarıma engel olamadan heyeceanla okudum.ve malesef bitti.

cengiz aytmatov'un en sevdiğim romanı diyebilirim.ayrıca "gün olur asra bedel" ve "cengizhana küsen bulut" kitapları da mutlaka okunmalı.roman karakteri genç ve hz isa ile pontus pilatus arasındaki diyalog arasında bir bağlantı kurulmuş.çok etkileyiciydi.ayrıca insanoğlunun gerek insanlara gerek dogaya ve hayvanlara yaptıkları da anlatılmış.bunlar bildiğimiz şeyler bile olsa cengiz aytmatovun o hümanist uslubu sizi derinden sarsıyor.yıllar gecse de tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz bir kitap...

Gün olur asra bedel eseri ile tanıdığım Cengiz Aytmatov Bu eserinde hayata dair herşeyi konu edinirken hayata farklı bir pencereden bakmanızı sağlıyor...

güzel bir kitap.tavsiye edilir...

akbar adlı dişi kurt ibretlik öyküsünü anlatan ve insanlara özgü başından geçen acılar , yaşadıgı ortamdaki farklı insanların hayatlarının anlatıldıgı okunmaya deger mütiş bir hikaye. dikkat edin benim kitabımda 16 sayfa baskı hatası nedeniyle boştu :) kitapyurdu bir ay içinde başvurmadıgım için zoraki oda kargosunu ödemem şartıyla değiştirmeyi kabul etti :)

Cengiz Aytmatov'un eşsiz üslubunun yansıdığı muhteşem eserlerinden biri. Mutlaka okunmalı. Bir kurt hiç bu kadar iyi anlatılmamıştı.

Üslubuna hayran olduğum, evrensel mesajlar veren yazardan, üzerinde çok düşünülmesi gereken bir kitap daha. Hemen hemen bütün kitaplarını okudum ancak Dişi Kurdun Rüyaları çok daha farklı.. Kesinlikle okuyun..

cengiz aytmatov un her kitabını çok güzel bu kitap da severek okudum

Boston, Ernezar, Koçkorbayev, Akbar, Taşçaynar.... Kitabı üç yıl önce okudum ve hala dün gibi hatırlıyorum. Üslubu ve lirizmi ile Cengiz Aytmatov gibi bir kalem daha yok gerçekten.

Kitabın başlangıcı çok akıcı ve güzeldi, ortalarında kitabı bırakmayı düşündüm çünkü çok sıkıcıydı. Ama sonu güzeldi.

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, güzel bir başlangıç yaptığımı anladım kitabı bitirdiğimde. Yazar olay örgüsünü ve dönemleri yer yer kahramanların yer yer de dişi kurdun gözünden anlatıyor, özellikle dişi kurdun içgüdü ve duygularının insana özgü duygularla anlatılması oldukça etkileyici, dişi ve erkek kurdun yaşamlarından birçok insan geçiyor, birçok döneme şahit oluyorlar, hepsi bu iki varlıkta derin izler bırakıyor,Dünya ve insanlar yozlaşıyor, yozlaşırken de diğer canlılara ve tabiata söz düşmüyor, Anlatım ve betimlemeler çok başarılı, birçok cümleyi iyi özümseyebilmek adına defalarca okuduğum oldu. Kırgızistan'ı ve Akbar ile Taşçaynar'ın hüzünlü hikayesini tanımak isterseniz kesinlikle öneriyorum.

kurtların serüveni bende hayranlık uyandırdı, cengiz aytmatov sadece yazmak için yazmadığını her zaman gösterdiği gibi bu sefer de göstermiş.Hiç beklemediğiniz bir şekilde konu konuyu açıyor ve sürüklenip gidiyorsunuz.

kesinlikle okumanızı tavsiye ederim...

Bu eser de tıpkı yazarın öteki eserleri gibi muhteşem.Eserin dili, konunun işlenişi,konusu müthiş çok severek okudum. Herkesede tavsiye ederim okunmasını...

cengiz aytmatovun diğer kitaplarında bulduğum tadı ve okuyanı içine sürükleyen anlatımı bu kitapta bulamadım.

cengiz aytmatovdan yine kırgızistanın kırsal kesimini anlatan, dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında insaı bilgilendiren bir kitap. ayrıca olayları bir kurdun yaşamsına bağlaması da çok özgün

Cengiz Aytmatov'un okuduğum ilk kitabıydı. Üslubu rus yazarları anımsattı. Aytmatov'un neden evrenselleşen bir yazar olduğunu anlamak için kitabı okumak yeterli diye düşünüyorum. Güzel bir eser. dişi kurdun rüyalarını merak edenler okusun.

yine bir cengiz aytmatov klasiği çok hoş ve çok sürükleyici bir eser. tavsiye ederim.

kitabı bitirdiğimde sanki rus edebiyatından bir kitap okumuştum.diğer kitaplarına nazaran daha yayvan bir üslup kullanılmış.açıkçası bu kitapta beklediğimi bulamadım.

KİTABI DEMİN BİTİRDİM.HALA ETKİSİNDEYİM.KİTAP BENİ İÇİNE ALDI İSTEDİĞİ GİBİ GEZDİRDİ,YANİ KISACASI KONTROL KENDİSİNDE İDİ.ÇOK BEĞENEREK OKUDUM.KİTABA İYİ DESEM BU İYİ BU KİTAP İÇİN AZ OLUR,DİĞER MEVCUT İYİLER İLE YAZSAM YER KALMAZ,İYİSİMİ SİZ BU KİTABI KISA YOLDAN BİRAN ÖNCE OKUYUN.SAYGILARIMLA.....

ben cengiz aytmatov hayranı bir insanım onu ilk defa toprak ana ile tanıdım kitabını çok beğendim ama sonra dişi kurdun rüyalarına başlayınca biraz hayal kırıkığına uğradım cengiz aytmatov dan böyle birşey daha doğrusu böyle övülen kitaptan böyle birşey beklemiyordum.kitap öncelikle hiç akıcı değil aslında konu çok güzel ama ben kitabı akıcı bulmadım ve ben akıcı olmayan bir kitabı.

Gün olur asra bedelden sonra en çok beğendiğim kitabı.sonu aynı Türk filmleri gibi acıklı bitiyor. gerçekten mükemmel. Tavsiye ederim

Akbar ve Taşçıynar, iki kurdun avcılarca yuvadan kaçırılan yavrularını kurtarma mücadelesini anlatır. Akıl ile hayvan azmin kesintisiz bir mücadelesi.

merhaba .
Cengiz aytmatovun bu kitabı biraz karışık hele bazı yerlerinde okurken insan zorlanıyor. Romandan kopuyor
. ama genel olarak okunmaya değer güzel bir roman . Beyaz gemi kadar olamaz ama yinede okunmasını tavsiye ederim..

romanda iyilik ve kötülük kavramları sorgulanmakta. roman akbara adlı bir kürt ve ailesinin oldukça ayrıntılı ve sürükleyici bir tasviri ile başlar.

Yazar kitabında dişi kurdun gözünden yaşadıklarını aktarıyor . Ve insanların ona yaptıklarına karşılık aldığı intikamı anlatıyor.

aytmatovun okuduğum ilk kitabı. iyiki de okumuşum. etkileyici tasvirleri ve akıcı anlatımıyla kısa sürede sizi etkisine alıyor. insan kültürü ve psikolojisini , doğal yaşam ve tabiatla paralel bir şekilde anlatarak , çoğu zaman gözümüzden kaçan veya görmezden geldiğimiz olumsuzlukları sorgulamamızı sağlıyor.

bu kitapta belki hıristiyanlığın gerçek yüzünü ortaya koyuyor tıpkı davinci şifresinde ki gibi burada anlatılanlar bir yaşam hikayesi ve doğanın bir biriyle etkileşimi yazarın yine süper betimlemeleri ve öykülemesi ile dolu bir kitap

Cengiz Aytmatov bu kitabında akbar be taşçaynar adlı iki kurdun doğakoşulları ve insanların bu koşulları daha da zorlaştırması sonucu yaşadıklarını anlatmakta ve beni en çok etkileyende bu iki kurdun sürekli olarak sahip oldukları yavrularının ölmesive en sonunda meydana gelen yavruları ile herşeye yeniden başlamışiken sarhoş bir insanınn yavrularını yuvadan kaçırması sonucu çok acı günler yaşamalrı ve çektikleri acılar beni çok etkiledi.

Ülkemizde de ciddi tartışmalara sebebiyet veren Dişi Kurdun Rüyaları isimli romanın ilk cümlesi ise; “Gündüz hava, dağların güneşe dönük yamaçlarında, bir çocuk nefesi kadar yumuşak ve güzeldi.“ Aslında bu cümle klasik bir girizgâh olarak kabul edilebilir. Ancak romanı okuyanlar şöyle de düşünebilir. Evet, hava bir çocuk nefesi kadar yumuşak ve güzeldir ama gündüz ve üstelik yalnızca dağların güneşe dönük yamaçlarında! Ancak roman kahramanları daha ziyade geceyi ve dulda yamaçları görecekler. Yani, insanlar için her daim gündüzden ve güneşe dönük olmaktan bahsedemeyiz.

Cengiz Aytmatov'un Gün Uzar Yüzyıl Olur adlı şaheserinden sonra okuduğum bu kitab Türkçe'den önce orijinalindeki "KIYAMET" adı ile Almanca'ya çevrilmişti. Almanca çevirisi ile ilgili bir kritikte eserin günah,suç,ilahi adalet gibi insanın manevi hayatını ilgilendiren temalar etrafında kurgulandığını okumuş ve heyecanla Türkçe'ye de çevrilmesini beklemiştim. Nihayet Ötüken Yayınları "Dişi Kurdun Rüyaları" adı ile Fransızca tercümesinden yapılan bir çeviri ile kitabı okumamızı sağladı. Ancak Gün Uzar Yüzyıl Olur'dan sonra Aytmatov'dab beklediğim derinliğin çok yüzeyinde bir eserle karşılaştım. İlk andaki hayalkırıklığından sonra biraz daha sakin olarak düşününce Aytmatov'u anladığımı sanıyorum. Kırgız kültüründen alabileceği materyali işlemekte tüm kapasitesini kullanmış olan yazarın insana dair yeni, şeyler söyleyebilmesi için artık mutlaka İslam tasavvufu ile tanışması gerekiyordu. Bu ise O'nun yetiştiği ve zihni donanımının oluştuğu yıllar ve ortam düşünüldüğünde reel hayatta mümkün olamayacak bir şeydi. Keşke hala hayatta olan yazar İslam tasavvufunun evren tasavvurunu anlatan ve yaşayan örneklere erişebilse... Mevlana Celaleddin Rumi'nin Mesnevi'nin Ötüken Yayınları'nda Şefik Can kaleminden yapılan çevirisini bir himmet sahibi Cengiz Aytmatov'a ulaştırabilse ve O'nun Mevlana okyanusuna açılabilmesine vesile olsa...
Kimbilir ne güzel sonuçları olurdu ve iki denizin birbirine kavuşmasının...
Maalesef bu kavuşma gerçekleşememiş görünüyor. Aytmatov bu eserinden sonra yayınladığı "Kassandra Damgası" adlı eserinde artık kendisini zorlayan metafizik açılımı "dünya insanlığının ortak kaderi" eksenine yöneltmeğe çalışıyor; ancak başaramıyor... Ulusaldan evrensele ulaşma yolunda mutlaka amma mutlaka "ruh ve din" durağından geçmesi zorunlu olan ancak bu konuda donanımı bildiğimiz nedenlerle yetersiz kalan Aytmatov hala Gün Uzar Yüzyıl Olur şaheserindeki çıtayı aşamamış durumda. Bunu Aytmatov'y Türkiye okuruna tanıtmakta payı olan birisi olarak üzülerek de olsa kaydetmem gerekiyor.

klasik bir aytmatov kitabıdır.bu konuları nereden düşündüğünü ve böyle şeylerin nasıl hayal adilebildiğini hala aklım almıyor.ismine bakıpta kimse aldanmasın.insan ve hayvanların birbirine ne kadar yakın olduklarını anlamaktadır. bir dişi kurdun yavrularını kaybedişini geriye kalan yavrusununda bie insan tarafından kaçırılması ve sonra gelişen olaylar...sonunda ise bir babanın kendi yavrusunu istemeyerekte olsa öldürmesi.cengiz aytmatovun bütün kitapları gibi bunu da herkese öneriyorum.